Bir Tohum Yeşertmeye Çalışan Ümitler
Kaç kelam döktüm, kaç gece susarak anlattım, bilmiyorum…
Dilimde kelimeler tükendiğinde, dualarım başladı.
Gecelerce secdelerde ismini andım,
Adını duamın ortasına koyup Rabbime arz ettim.
Sabrettim,
Çabaladım;
Sustum, konuştum, ağladım, anlattım.
Her hâlimle anlatmaya çalıştım.
Sözlerim yetmeyince, hâlimle şahit olmaya çalıştım.
Yoruldum ama vazgeçmedim.
İnsan yorulur, sen(cc) toparlarsın…
Olmadı.
Sanki kapılar ardına kadar kapalıydı ve ben dışarıda, titreyen bir yürekle bekliyordum.
Bekledim…
Çünkü biliyordum,
Hidayet yalnızca Allah’tandı.
Ve ne zaman yüreğim daralsa,
Peygamberin (ص) o hüzünlü bakışını hatırladım.
Amcası Ebû Tâlib’in ölüm döşeğindeki çaresizliğini…
“Amca, ne olur bir kez ‘Lâ ilâhe illallah’ de.”
diye yalvardığı hâlde, o son nefeste bu sözün çıkmadığı o anı…
Ve yine hatırladım:
Kur’ân’ın hak olduğuna şahitlik ettiği hâlde, kalbine kibirle set çeken Velîd b. Mugîre’yi.
İmanın gölgesine adım atacakken, çevresindekiler ne der korkusuyla geri duranları…
Ve Rabbimizin ayetini:
“Şüphesiz sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin.” (el-Kasas, 56)
O zaman anladım…
Benim sevgim, benim çabam, benim dualarım, sadece birer vesileydi.
Kalpleri döndüren yalnızca Allah’tı.
Ve ben bu hakikatin önünde, bir damla gözyaşı gibi kaldım.
Belki benimle olmayacak bu yolculuk,
Belki de ben sadece bir iz, bir dua, bir gece olacağım hatıralarında.
Ama yeter ki Sen onalara cenneti yaz, yolun sonunda.
Yeter ki kalblerinde tevhidin tohumu yeşersin.
Ne olur Rabbim;
Ben bir iz kalsam da hatıralarında,
Onlar benden vazgeçmiş olsalar da,
Sen onlardan vazgeçme.
Rabbim bizlere hidayet nasip eylesin Biiznillah…