Âlemi
Saat sabah sekiz…
Bu gece uyku ya uyanmak ya toprak.
Koridorda, soluksuz süren yaygara.
İçim ürperiyor ama kabulleniyorum.
Bu günün sonu ya hürriyet ya ölüm bana.
Koğuşun içinde aklın içine doğru koğuşlar.
Mahkumlar, düşüncede cihan harbinde.
Biri var bugün, biri vardı dün, yok…
Karyolaların zamanı akmıyor.
Ayak sesleri duyuyorum, yaklaşıyor; çok mu çok!
Suçumu soruyorum bilenlere;
Bilmek ve ilmek ilmek işlenmiş defter.
Gardiyanlar kayıtları tutuyor özenle.
Yürüyüş, güneşe doğru ve yakınlık,
Surete yansımış büyük mahkeme.
Hesaba doğru, adım adım ayaklar.
İlerleyişte bir yol, bir hayat bir bakış…
Bakış ki görünmüyor avludan kırlangıçlar.
Kelepçeli bir yürek taşıyorum cebimde,
Ama bundan ne senin ne hakimin haberi var.
Konuş! Diyor zâtı kızgın ses celalle…
İdam sehpasına renkleri çıkarmışlar,
Kalmadı ellerimde umut, sen var mısın?
Nicedir bilmiyordum suçumu, sordum söylediler;
Geçerken çiçekleri koparmışım.