Vefada Denge

Kültürümüzü yakından incelediğimizde göreceğimiz başlıca portrede, bireysellikten uzak toplumcu bir yapıda olduğumuzu gözlemleriz.

Toplumcu yapı; bireyselliğin geri planda, toplum yapısının ve değerlerinin daha ön planda olduğu tutum diyebiliriz.

Özellikle toplumsal değerlerimizi incelediğimizde büyüklere saygı, hoşgörü, misafirperverlik gibi  üzerine ekleyip genişletilebileceğimiz değerlerimiz vardır. Bu önemli  değerlerden birisi de vefadır.

Vefa; sevgide bağlılık, verilen sözleri tutmak şeklinde açıklanabilir.

Peki her değeri her bireye sınırsızca gösterebilir miyiz? Sınırsızca verdiğimiz güzel değerlerden daima vermeye devam edersek bize ne kalır?

Evet, bireysellikten uzak bir toplum için bana ne kalır düşüncesi bencilce gelebilir birçoğumuza. Oysa bu gerekli bir bencillik gibi gelir bana. Kendini de korumaktır bir manada, güzel duyguların bitmesini engellemektir. Yarının çıkaracağı güzel insanlara inanmaktır.

Vefaya sevgide bağlılık demiştik. Eşler birbirine sevgiyle bağlıdır, dostlar, aileler, sevgililer… Ne zaman biter bu bağlılık? Dengeyi bırakınca mı, sevmeyi bırakınca mı, sözler yarım kalınca mı ya da insanlığımızın karanlık yönleri devreye girince mi? Bence vefayı en çok yaralayan  kendimiziz.

Birey kendinden esirgediği bağlılık ve sevgi duygusunu karşı tarafa o kadar bilinçsiz o kadar pervasızca aktarıyor ki kendine hiçbir şey kalmıyor. Hatta karşıdaki bireyde şaşakalıyor bu kadar sevilmenin mümkün olamadığını düşünüp bu sevgiyi denemek istiyor.

Bireyin kendine bağlılık ve bireyin kendine sevgisi bizim toplumumuzun en uzak olduğu kavramlar lakin bireyin ruh, beden, zihin sağlığı için önemi yadsınamaz gerçeklerden. Madem bu kadar önemli biz neden uzağız bu kavramlara?

Toplum ve toplumu oluşturan unsurlar (Anne, baba, öğretmen…) bize önceliğin karşı tarafta olduğunu aktarır. Bizim atasözlerimizde kendini sevmekle alakalı söz bulmak çok zorken toplumsal konularda sözler dünya doludur. Aynı zamanda o önemli soru “El alem ne der?” farkında olmadan hepimizin temel iç sesi haline gelen ve aktarılan başkasını daha çok düşünmeyi baz alan düşüncedir yine.

Salonlarımız, koltuklarımız, porselen takımlarımız kendimiz için değil başkaları için düzülür daima.

Eleştirim asla misafirperverlik ya da misafire gösterilen özene değil kendimizden esirgediğimiz özene. O kadar bol severiz ki karşıdakini, kendimize sevgi bırakmamaya ant içeriz adeta.

Sanki kendimizi sevmek, kendimizi önemsemek illet gibi görünür toplumda. Ve daima başkalarının bizim hakkımızdaki düşünceleri önemlidir, merak etmeyiz kendi hakkımızdaki düşüncelerimizi.

Bunların hepsi öğrenilmiştir. Tıpkı sevgide bağlılığın öğretildiği gibi. Evet vefayı da öğreniyoruz lakin ne kadar sağlıklı öğreniyoruz orası tartışılır. Kendimize karşı sevgimiz gelişmedikçe vefanın da sağlıklı gelişemeyeceği, sağlıklı ilişkiler kurulmayacağı kanısındayım.

Kendisine yapılan davranış ve tutumların altında sevgi mi var mı yok mu ayırt edilemeyen tüm ilişkilerde gösterdiğimiz bağlılıkların boşa gittiğini ve bir yerde mutlaka kopma yaşandığını görmekteyiz.

Birey tüm ilişkilerinde kendine karşı vefalı olup bu şekilde çevre ilişkilerine vefa göstermelidir. Yoksa hayal kırıklığı daima kapısını çalacaktır. Kendine saygısı azalacak, benliği muhakkak zarar görecektir. Bu nedenle kendimize olan bağlılığımız ön planda olmalıdır.

Çünkü kendimizle ilişkimiz bir ömür boyu sürecek olan kesin ve nadir ilişkilerdendir. Bize daima başkalarını sevmeyi, başkalarının sevgisine sadık kalmayı, başkalarının düşüncelerini önemsemeyı öğrettiler oysa birey kendi ve çevresiyle dengeli bir ilişki içerisinde olmadığında hissettiği hayal kırıklığı kendine olan hayal kırıklığıdır.

O zaman şimdi yeni şeyler öğrenme vakti! Kendimi severken, başkasını severken, kendimi sayarken, başkasını sayarken, bağlılık gösterdiğimde kendime ve bir başkasına önemsediğim tek şey terazinin eşit kolları.

Berfin TETİK
Latest posts by Berfin TETİK (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 1 Ortalama: 5]

Yazar

  • Berfin TETİK

    Merhaba Berfin Tetik, 25 yaşındayım. Psikolojik Danışman ve Rehberim. Okumayı çok seviyorum, yazmaya çabalıyorum.. Yazılarımda ruhunuzdan bir şeyler bulmanızı diliyorum.. Sevgiyle kalın..

Berfin TETİK

Merhaba Berfin Tetik, 25 yaşındayım. Psikolojik Danışman ve Rehberim. Okumayı çok seviyorum, yazmaya çabalıyorum.. Yazılarımda ruhunuzdan bir şeyler bulmanızı diliyorum.. Sevgiyle kalın..

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir