Bedelin Peşinde
Seçimlerimizin ve Seçemediklerimizin Ardından
Herkes bir şeyin bedelini ödüyor, bazen seçimlerinin, bazen seçemediklerinin..(Uğur Gökbulut)
Bir cümle ancak bu kadar düşündürebilirdi…
İnsanı seçtiği yollar, hatta seçemediği patikalar şekillendirir. İnsan belki de hayatı boyunca seçimlerinin bedelini öder; bazen cesurca atılan adımların, bazen de mecbur kaldığı kararların…
Ve hayatı boyunca bilinçli, bilinçsiz her seçimin her adımın sorumluluğunu sırtında taşır. Yani hayat seçimlerle ve vazgeçişlerle devam ederken, seçtiklerimizin yükünü sırtımızda, seçemediklerimizin hüznünü yüreğimizde taşırız.
Fakat insan üzerinde en derin etkiyi, seçemedikleri yaratır. Adeta, “İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.”dedikleri gibi. “Evet belki fırsat verilseydi, istediğim yoldan gidebilseydim çok başarılı olabilirdim.” deriz çoğu zaman, peki o yolun hiç mi çıkmazı olmayacaktı? Yüzde bir de bile olsa kendine yanılma payı vermemek ne kadar doğru?
Bana kalırsa her yolun bir çıkmaz sokağı, her fikrin bir yanılma payı vardır. Hiç kimse yüzde yüz cesaretle bir yolculuğa çıkamaz, illaki beyninin bir köşesini bir imkansızlık kemirecektir.
Yine de insan seçemediği yolların hüznünü beyhude yere gönlünde taşır. Zamanı geri getiremeyeceğini bile bile… İnsan yaptığı seçimin ardından hemen bedel ödüyorsa, zor olsa da önce bardağın dolu tarafını görmeye çalışmalıdır. İhtimal hayat bize büyük bir fırsat sunmuş olabilir, belki de B planını uygulamamız bekleniyordur ama bazen hayat adisyonu o kadar geç uzatır ki bize; aradan yıllar geçmiş, yaş kemale ermiş, bütün yollar tükenmiştir. O geç gelen hesap, ödemesi en zor hesaptır!
Belki yaşamın sırrı ve adaleti de burada saklıdır, bilemeyiz. Belki de bizi insan yapan, yaradanın bize bir beşer olduğumuzu hatırlatmak için seçtiği bir yoldur. Her kayıp bir kazancın, her pişmalık yeni bir umudun filizidir zannımca. Her kayıp ve her başarısızlık farklı yollar aramaya, çözümler bulmaya iter insanı. Her kaçan fırsatta daha da olgunlaşırız.
Burada en büyük kazanç kaybetmenin yanına pişmanlıklar eklemeden gerekli dersi çıkarmak olacaktır.
Varsayalım ki birini kaybettiğinizde onu kaybetmenin acısı mı daha derindir, yoksa onunla yaşamak varken yaşayamadıklarınızın ya da ona söyleyemediklerinizin pişmanlığı mı?
Bildiğim bir şey var ki; bu soruların cevabını önceden öğrenip buna göre yaşamını şekillendirmeyen herkese, acı ya da tatlı hayat zamanla öğretecektir…