Sonuçsuz Bekleyiş

Bir yıldızı herkes aynı göremez. Tıpkı bir olaya her insanın bakış açısının farklı olması gibi…

 

O yüzden değerinizi bilip içinizi görebilen insanlara şans verin. Her ne kadar aşka olan inancınızı kaybetseniz de gerçek sevgi her zaman vardı, hep var olacak. Aslında yanlış kişi yoktu. Anlaşılmamış olaylar, yarım kalmış hisler vardı.

 

Bu yarım kalmışlıklar bize kendimizi avutmamız için karşımızdakinin yanlış insan olduğuna inandırdı. Hayır, problem ne sizde ne de karşınızdaki insanda, problem sadece anlatamamak ve anlamaya çalışmamak…

 

Karşımızdaki insan gittiğinde bile duygularımız hala ilk günki gibi parlıyorsa işte burada durmalı ve sadece anlamaya başlamalı insan.

 

Evet, belki karşımızdaki çoktan gitti ve bitti. Belki de sizi istemediğini söyledi. Beyni kendisine karşı çıkıyor olabilir ama kalbine karşı kimse asla yalan söyleyemez. Kalbiniz ve onun kalbi eğer gerçekten birbirine bağlıysa kader ağlarını koparmanıza izin vermez. Siz her ne kadar istemeseniz bile..

 

“Aşkta gurur olmalı mı?” der ya insan, kimisi evet kimisi ise hayır der. İşte evet ve hayır birleşemediği için bazı aşklar yarım kalıyor. Ama kimse “Yerine göre olmalıdır.” diye çıkıp savunmuyor. Artık kimse hataları kabullenemiyor, tahammül seviyesine dikkat etmiyor. Kimse saf duygular ile sevgi bağı kuramıyor. Yaralı, yarım ve hatta bazen kendini sevgiden soyutlayarak geziyor insan…

 

“Durup beklemeli miyiz?” ya da “Hayatı kendimize zindan mı etmeliyiz?” Hayır aslında insan bunların çözüm olmadığını bilir ama elinden bir şey gelmez, karşımızdakinin gelmesi sadece o kişinin kalbine bağlıdır.

 

Eğer kalbi beynine söz geçirebilir ve gelmek için cesaret bulabilirse kendinde işte o zaman döner ve yıkılan her neyse ya da ne kadar ise onu düzeltmek için çaba harcar. İşte bizde bunu bilemeyiz “Gelebilecek mi?”

 

İnsan kendine söz geçirebilirse ne gurur kalır ne kibir, işte o yükselen hayat enerjimiz sadece saf duygularımız olur. Ne siz bekleyin ne de bekletin, sadece her daim kendiniz olun.

 

Belki beş sene belki üç sene, zaman istediği kadar acımasız olsun. Önünde sonunda her iki insan da birbirini bulur.

İsteseler de istemeseler de…

Esma Fidan
Latest posts by Esma Fidan (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 1 Ortalama: 5]

Yazar

  • Esma Fidan

    Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

    View all posts

Esma Fidan

Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir