Hazırlık Eğitimine Bir De Böyle Bak

Selamün Aleyküm değerli kardeşlerim,

Bu yazıyı üniversite boyunca edindiğim tecrübelerime dayanarak yazıyorum. Eğer olur da size bir faydası dokunursa işte o zaman çok mutlu olurum. (Hayır duasını da bol keseden beklerim İnşaALLAH )

Evet arkadaşlar, şimdi konumuz İngilizce. Hadi geri dönüp bir bakalım ve aldığımız eğitimleri düşünelim. Sonra da neyi ne kadar öğrendiğimize bir bakalım.

Hepinizden duyar gibiyim: “Öğrenemiyoruz, olmuyor, müfredat çok kötü…”
Bunun gibi birçok şey sayabiliriz.

Özellikle üniversiteye yeni gidecek veya üniversite okuma hayalleri kuranların, lise yıllarında öğrenilemeyen İngilizceyi “Hazırlıkta yapabilir miyim?” şeklinde düşünceleri oluyor. Çevresinden de duyduğu “Hazırlık boş kanka. Hiçbir şey öğretemiyorlar.” cümlesine binaen gayet karamsar ve uzak kalınıyor.

Bununla beraber psikolojik olarak öğrenilemeyeceği olgusu kafalara yerleşiyor. İşte bu yazıyı tam olarak da bunları kırmak ve siz okurların ufkunu açmak adına kaleme alıyorum.

Öncelikle şu konuda hemfikir olalım, kişi öğrenmek istediği herşeyi self-control dediğimiz kişisel kontrolünü en doğru şekilde sağlamasıyla beraber öğrenebilir.

İşte bu tecrübeyle sabittir.

Neyi nekadar istediğinle orantılı olarak öğrenme süren ve kaliten ters orantılı olarak değişecektir. Zaman kısalırken kalite artacak ve kendine yeni değerler katacaksın.

Hadi şimdi konumuza gelelim, ben hazırlık sınıfına hemen hemen sıfır İngilizce düzeyi ile başladıktan sonra tek bir hedefim vardı. O da “İNGİLİZCE ÖĞRENMEK” .

Bu hedef doğrultusunda çalışmalar yürüterek öyle çok da saygın, şaşalı olmayan bir üniversiteden akıcı konuşabilen ve bir yurt dışı eğitim programına (ERASMUS – MEVLANA) gidebilecek kadar İngilizce ile hazırlığı bitirdim.

Akla gelen ilk soru nasıl yaptım? Bu noktada kişilik özellikleri devreye giriyor. Karakterim gereği utangaç, çekingen veya sessiz birisi değilim. Hiç bilmememe rağmen derste en çok konuşan ve aktif olan bendim. İşte bu özelliklerim sayesinde rahat bir kafa ile sadece hedefim doğrultusunda çalışmalar yürüttüm. Netice itibari ile bu şekilde derslere olan ilgim ve aktif katılımım bana kalıcı yeni bir dil verdi.

Yine gözlemlediğim, aynı ortamda beraber olduğum birçok arkadaşım aktif konuşamıyorlar. İşte bu da onların “Acaba yanlış yapar mıyım?” veya “Yanlış yaparsam bana gülerler.” gibi düşüncelerle hata yapmaktan kaçmalarının neticesidir.

Ben de bunları çok yaşadım. Kelimeler çıkmıyor ağzımdan, okuyamıyorum ve herkes bana gülüyor. Hatta ben de kendime gülüyorum ama çalışma azmimden ödün vermiyorum.

Elbette herkes bir değil. Aynı karakterde olması da beklenemez. Bu noktada hocamın söylediği bir sözü sizinle paylaşmak istiyorum: “Dilbilgisi hatası yapmaktan korkmayın ve ağzınızdan kelimeleri çıkartmaya çalışın. Günlük hayatta kullandığınız Türkçe’de dil bilgisine dikkat ediyor musunuz ki?”

Evet işte bunu söylediği anda kafamda bir ampul yandı ve düşündüm. Biz gerçekten dil bilgisinden çok uzakta bir Türkçe konuşuyoruz. Peki neden İngilizce’de her şeyi kuralına göre yapmak istiyoruz ki?

Bu rahatlığı kendi eğitiminize yerleştirirseniz öğrenme kat sayınız ona belki de yirmiye katlanarak artacaktır.

Gelin beraber düşünelim. Yeni yürümeye başlayan bir çocuk paytak paytak yürürken ve düşe kalka gelirken çok seviniriz değil mi? Biliyoruz ki, üç beş kez düşecek ve sonrasında düşmeden ilerleyebilecek. Hatta artık koşarak ilerleyecek.

Unutmayın, bizim durumumuz da aynen bu şekilde. Komik hallere düşmemiş ve başaramıyor oluşumuz, aynı bebeğin paytak paytak adımları ve düzgün yürüyememesi gibidir. O nedenle ikisinin neticesi de aynıdır.

Bebek koşarak ilerlerken biz İngilizce’yi öğrenmiş ve akıcı konuşan bireyler olacağız.

Aslında bakarsanız hazırlık bölümünü bu şekilde kullanırsanız çok verimli bir dönem olacaktır.

Bölüme başlayanların çoğu dil kurslarına gidip birsürü para ödeyerek İngilizce öğrenmeye çalışıyorlar. Maalesef hazırlık dönemindeki gibi odak noktaları sadece dil eğitimi olmadığı için bölüm derslerinin sıkışıklığıyla beraber para da zaman da gidiyor. Elde kalan bir şey olmuyor. Hazırlık sınıfındaysa haftanın her günü sizi sadece dil eğitimiyle meşgul ederek daha kolay ve kalıcı bir eğitim veriyorlar.

Tecrübeyle Sabit 🙂

Hepinize sağlık ve başarılar diliyorum.

Allah kalbinizdekileri hayırlı, hakkınızda hayırlı olanı da gönlünüze razı eylesin.

İslam DEMİR
Latest posts by İslam DEMİR (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 2 Ortalama: 5]

Yazar

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir