Niçin Okumuyoruz?

Selamünaleyküm! Herkese tekrardan merhaba. Çok duyduğumuz, sürekli yakındığımız, eleştirdiğimiz ama ne yazık ki kulak ardı edilen bir soruyla geldim.

“Niçin okumuyoruz?”

Anne- babaların, eğitimcilerin ve sanatkârların en çok sitem ettiği konudur ki okumak, Türkiye için de hayati önem taşıyor. Toplumun geneli Müslüman olan bir ülkede okumanın ciddi bir problem arz etmesi içler acısı. Kezâ İslamın kitabı Kur’an-ı Kerim’in ilk inzâl edilen Alak suresi birinci ayeti “Oku, Yaradan Rabbinin adıyla oku!” iken toplumumuzun en büyük sorunlarından biri okumamamız.

Kur’an-ı Kerim 1444 yıllık geçmişe ve Türkçemiz’in yazı dili 1300 yıllık tarihe uzanıyorken Müslüman Türkler neden okumuyor?

Soruyu halkımıza yönelttiğimizde bahanelerin ardı arkası kesilmiyor. Günün telaşından zaman bulamayanlar, okumanın asla ekonomik bir problem olmadığını anlayamayıp param yok diyenler; bir kitabın, derginin, gazetelerin tadını bilmeyip de filmini/ dizisini izlerim diyenler ve daha niceleri… Asla geçerli ve sığınılabilecek bahaneler değiller.

Okumamanın bahanesi olduğunu duymak bile üzücü. Ve ne yazık ki daha üzücü olan haberler de kulağımıza geliyor. DESAM’ın yaptığı araştırmalara göre Dünya oranında okuma yüzdemiz %0,1. Oysaki köklü ve sağlıklı bir edebiyat tarihine sahip olan Türk kültüründe okunması bilinmesi gereken birçok edebi eser varken bizim haberimiz bile yok!

Geçmişte edebiyat başta olmak üzere birçok sanat dalının her birinde ayrı başarılar elde edebilmiş Türk atanın çocukları yirmi birinci yüzyılda ecdadının başarısını duyurabilmiş ve aynı başarıyı gösterebilmiş değillerdir.

Yazıya girişte değindiğim anne- babaların sitemlerine hak veriyorken bir o kadar da kızıyorum aslında. Çünkü çocuklar işittiklerini değil gördüklerini örnek alırlar.

Anneler telefonda konuşurken babalar televizyon izlerken çocuklarına “Kitap oku.” demesi oldukça ironik ve çocuktan kitap okumasını beklemeleriyse oldukça komik bir olay. Üstelik çocuklara kitap hediye etme sıralamasında Türkiye yüz kırkıncı sırada. Kitap alıp birlikte okuyarak örnek olmayıp çocuğunun kitap kurdu olmasını beklemek, pek aklı selim bir hâl değil.

Okumak konusunda yeterince şuurlu bir toplum olmadığımız aşikâr. Peki ya ne yapmalı?

Aslında sorun üzerine düşünülüp ziyadesiyle çözüm önerisi sunulmuştur. Ülkemizde devlet tarafından okuma oranının artırılması için sayısız proje hayata geçirilmiştir. Artık 81 ilimizin her ilçesinde halk kütüphaneleri, il ve ilçemizde kitap-kafeler, ulaşılabildiği kadar köylere kitap yardımı yapılmıştır.

Öyleyse sıra bizde! Bahaneleri bir kenara bırakıp her gün en az 30 sayfa okuyalım.

Seneca’nın da dediği gibi: “Kitapsız yaşam kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”

Kitap dolu yarınlara, umutla kalın… 🙂

Zeynep Sıla ŞİMŞEK
Latest posts by Zeynep Sıla ŞİMŞEK (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 5]

Yazar

Zeynep Sıla ŞİMŞEK

Ben Zeynep Sıla Şimşek. Giresun, Bulancaklıyım. 20 yaşındayım ve TB Blog'a yeni katıldım diyebilirim :)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir