Kiraz Çiçeği: Muhteşem Dönüş

Her şey yüreğimizdeki küllerin duman almasıyla başlar. Bu duman, biz düşündükçe minik bir kıvılcıma, o kıvılcım da bir ateşe dönüşür. İşte yüreğimizdeki o duman, minik hislerimiz; ateş ise tam hissettiğimiz duygularımızdır. Peki, bu dumana birden su serpilmeye başlanırsa ve o duman hiç kıvılcıma dönüşmezse ne olur?

İlk olarak, bir düşünelim: His nedir? His, kişinin varlığını ve yaşamdaki anlamı sahip oldukları, edindikleri veya edinecekleri üzerinden yönlendirme ve ilişkilerde duygusal olarak yalnız kalma durumudur. Beyin, yaşadığı yüksek duyguyu hazmedemediğinden hiçbir duyguyu hissetmeyi tercih eder. Bu şekilde his kaybı oluşmuş olur. Aslında, pek çok insan bir duyguyu tam anlamıyla hissetmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. Oysa zihinsel sağlık uzmanları, duyguları hissetmenin sağlığımız açısından büyük önem taşıdığını düşünüyor. Ama biz duygu yaşamayı bir zayıflık ya da bir düşüş anı olarak görüyoruz. Sadece duygularımızı dışarıya güzel bir şekilde yansıtmayı başarabilirsek, bu hem gündelik hayatımızı olumlu bir şekilde etkileyecek hem de içsel huzurumuzu yerine getirecektir.

“Tüm günüm yatakta dizi izleyerek geçti. Ya dizi izledim ya da uyudum. Günlerim böyle geçiyor. Veya dışarıda arkadaşlarla gezdik, ama ben eğlenemedim. Neden bilmiyorum.” İşte duygularla temasın kesildiği bu tarz yaşantılarda farklı isimler verebilirler. Adına ne denirse densin, hepsinin ortak özelliği can sıkıntısı, boşluk hissi ve herkes ile iletişimimizin kesilmesidir. Hissizleşmek, başlangıçta sakinlik ve yatışma hissi verir. Bastırdığımız ve kaçındığımız duyguların farkında olmadan işimize veya gündelik hayatımıza devam edebiliriz. Ancak tüm bunlar içimizde biriktiği için saatli bir bomba gibi patlamaya hazır hale gelir. Bunun sonucunda da dışarıya karşı verdiğimiz izlenim git gide kötüleşir. “Acaba bende bir sıkıntı mı var?” diye düşüne düşüne yol depresyona kadar ilerler. İşte bu yüzden önce kendimize vakit ayırmalı, kanımızın akış yönünü neresi ise onu bilmeliyiz.

Duygularınızla bağlantı kurmanın bir yolu olarak ilk önce hislerinizi sıralamayı deneyebilirsiniz ve bunu yaparken hissettiklerinizi yargılamamaya çalışın. Eğer hislerinizi tanımlayamıyorsanız, resim çizmeye çalışın; bu, sizin genel hayatta nasıl davrandığınızı ve insanlar tarafından nasıl göründüğünüzü size yansıtacaktır. Başka bir seçenek olarak yazı yazmayı deneyin. Yazdığınız yazı, kalbinizi dışarıya sunma yollarından biridir. Kendinizi yakın hissettiğiniz nesneleri çizmeye çalışın; hangi nesnelerle nasıl bir bağlantı oluşturduğunuzu size gösterecektir, anlamaya çalışın. Bu, içsel huzurunuzun hislerini tekrar kabul etmesini sağlar.

Bir çam ağacının güzelce büyüyüp yaşaması için iğnelerinin ve kozalaklarının özenle oluşması gerekir. O yüzden her bir duygumuz, her hissettiğimiz an, bizim için paha biçilemez bir olaydır. Bir duman bile bizim için o kadar değerliyken, sakın ha kıvılcımı kül etmeyelim. Kiraz çiçeği, yeniden doğuşu simgeler. Sizin de yeniden doğuşunuzun kiraz çiçeği gibi olması dileğiyle…

 

Esma Fidan
Latest posts by Esma Fidan (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 4.7]

Yazar

  • Esma Fidan

    Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

Esma Fidan

Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir