Düşünmenin Sen Hali
Düşündüm, düşünmeseydim yorulmayacaktım. Ben yorulmayı biraz da kendi ellerimle seçtim..
Yürüdüğüm, oturduğum, gökyüzüne baktığım, saçlarımı toparladığım, gözlerimi kırpıştırdığım her an düşünceler zihnimde dans ederdi . Mesela; bana kim demişti bu sınırlarda doğ, şu kırmızı tuğlalı evde yaşa, şöylece öl?
Bana kim demişti şu yazarın bu kitabını oku, türkünün bu nakaratına eşlik et, çay bardağının dibini dök, kaldırımda yürürken çizgilere basma, ezan okunduğunda en çok ne olmasını istiyorsan duanı kalbinden geçir, gözlerini de hafif kapat diye…
Sonra düşüncelerim yine sana takılır.
Gitmesen nasıl olurdu diye düşünürdüm; ben sana giydirdiğim süper kahraman elbisesini hiç çıkartmaz, beni bütün kötülüklerden kurtardığına inanıp, Allah’a şükrederdim. Akşama en sevdiğin yemeklerden yapar, kapıyı gülümseyerek bıkkın suratına açar, neşemden dudaklarına değdirirdim.
Çaylarımızı içerken senin üzerinde çok da düşünmediğin alelade olayları büyük merakla dinler, kaşlarını çatışının ne kadar kusursuz olduğunu içimden düşünürdüm. Sonra en sevdiğim film repliğindeki gibi adınla seslenir, sen “Ne?” deyince tıpkı replikteki gibi “Hiiç, adını söylemek hoşuma gidiyor!“ derdim.
Buradaki şapşal gülümsemene bakar ben de mutlu olur, beni mutlu edenin sen olmadığını düşünmezdim. Ne yorulur, ne öfkelenir, detaylara da çok inmez kendimi uykunun tatlı kollarına bırakırdım. ’Bu uykunun sonsuza kadar olduğunu düşünür göz kapaklarıma yüzünü çizer, çocuksu gülümsemeni de koyardım, burnuma bana evimdeymiş gibi hissettiren kokundan sürer, ellerimi ellerinle birleştirirdim..
Sonra tatlı sesinle gözümü açar, evden seni uğurlar sen gelene kadar ellerini değdirdiğin eşyalarla arandaki bağı düşünürdüm; çay içerken kuş parmağının havaya kalkışı, tuzu hep bolca atışını, koltuğun hep en sağına oturuşunu, kumandadaki parmak izini, benim kalbimdeki muhteşem izini..
Aitlikler, gülüşler, izler, sanki ânı sonsuzlukta tutturmak gibi gelirdi… Sen geldiğinde bunları hiç düşünmemiş gibi sıradan hoş geldinleri sıralar, öylesine olan her şeyi üzerine yıllarca düşünülmüş bir söz gibi içten dinlerdim..
Gitmediğini düşünürken ne kadar çok sen düşündüm; azal istedim, un gibi ol istedim.. Düşündükçe gördüm ki çoğaldın, parladın, arttın. Düşündüm ki yordun, boğdun.. Düşündüm ki düşününce daha çok yoruldum, daha da sorguladım, basit mutluluklara kapılmakta zorlandım.
Anladım ki insan biraz öylesine yaşamalı, düşünceleriyle dans etmeyi öğrenmeli, ağız dolusu kahkaha atabilmeli, çayını koyarken sadece o an çay koyduğunu düşünüp diğer -ki mesela ben gözlerini– şeyleri düşünülmemeli.
Basitçe söylemek gerekirse anına odaklanmalı, keşkeleri düşünüp kalbini karartmamalı, olmayacak şeyleri düşünüp kaygılanmamalı, böylelikle kalbini sonsuz huzura yani an’a açıp kendini yormamalı.
- Gülümse - Eylül 16, 2024
- Seni Yazmak - Eylül 14, 2024
- Mutluluk Kendi İçinde - Eylül 4, 2024