Anlar Mıyız Sevmekten?

Sevmek için yürek gerek diye bir söz vardır. Hepimizin aklında yer edinen bu söze ben pek inanmıyorum. Neden diye soracak olursanız çünkü sevmek için yürek değil kabullenmek gerek her detayıyla, her kusuruyla sevmek, hatalarını kabul etmek işte bu sevmek için kabullenmek demektir. Sevmek ne sahte gözyaşlarıyla kandırmak ne de boş hayallerle ümit vermektir. Sevmektir işte. Minik bir kıvılcımdan ateşe dönüşen minik bir his. Victor Hugo’nun sevdiğim bir şiirinde aklımdan çıkaramadığın bir mısra vardır.

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

Herkes sevmeyi ve sevilmeyi hak eder ama aklı sevgiye erebildiği zaman. Akıl peki nasıl sevgiye erebilir. Nasıl kalbi başka bir kalbe bağlayabilir. İşte bu da kararlık bile gelişen bir durumdur. Kişi kendinden emin olmalıdır. Hem aklen hem de kalben. Zaten kalben Emin olunca beyin otomatik olarak emin oluyor. Ama kişi kalben emin değilse ama karşısındaki ile kalbini bağlamaya çalışıyorsa bu büyük bir problem yaratma riskine girer. Bazen insan kalben emin olsa da aklen bitirmiş olabiliyor. İşte bu durumlarda ise olay kişiye kalıyor. Ya kalıp çabalayıp iki kalbi birleştirmek için uğraşmalı ya da karşısındakinin haberi olmadan çekip gitmelidir. İkisi de büyük fedakârlık gerektiren iki büyük ayrı durumdur. Eğer olmadı yapamıyorsak bile en zor durumda yapılacak olan tek şey duyguları en dipte yaşayıp, güçlenmektir. Güç her zaman güven verir. Her ne olursa olsun. Sevmek ve sevilmek kadar zor bir şey yoktur bu hayatta çünkü karşındakini anlayana kadar ya senin kıvılcımın söner ya da kendini anlayana kadar karşıdaki vazgeçmiş olur. O yüzden içindeki kıvılcımı sönmeyen insanlara saygım sonsuzdur. Mutluluk biter, yağmur biter, gün bile biter ama o kıvılcım asla sönmek bilmeyen bir şekilde tutuşmuş olur. Sevginiz bir kibrit çöpüyle bile yakılmış olsa da hiç söndürmeyin. Kim bilir ileride belki bir alev topuna, alev topundan da güneşe dönüşür. Korkmayın Alev topuna dönmesi Antarktika’ya dönmesinden kat kat iyi bir şey. Güneş’e giden bu zorlu yolculukta yardımcı astronotunuzla başarılar. Eğer varamazsanız üzülmeyin. Yardımcı astronot sadece herhangi biri, ondan milyon tane insan var diyor ve şu söz ile yazımı bitirmek istiyorum. Ne bir hatır için ne de üzmemek için kişiyi ya da kendinizi yönlendirmeyin. Yoksa zaten içinizde ne kadar isteseniz de boş. Aynı dünya ve Ay’ın hiç kavuşamaması gibi…

 

Esma Fidan
Latest posts by Esma Fidan (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 2 Ortalama: 5]

Yazar

  • Esma Fidan

    Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

Esma Fidan

Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir