Yirmi Bir’in Öyküsü

Bir yazmak düşüyor yüreğimin ücra köşelerine. “Gelme.” diyorum umutsuzca, “Gelme, git buradan. Yazarsam yaralanacağım, biliyorum. O yüzden yaklaşma bana. Acılarıma bir yenisini ekleme.”

Kalem, elimde çaresizce titriyor. Biliyorum, mürekkebi içine sığmıyor. Yüreğime işlenen acının yangısı, onu çekip çıkarmak istiyor oradan. Kağıt ise mazlum bir surete bürünmüş, anlıyor başına gelecekleri fakat belli etmiyor. Susuyor yalnızca, kalemin sessiz tutuşmasını izliyor.

“Bakma bana öyle…” diyorum kaleme. “Sen kelimelerin üzerinde dolaşırken ben apansız bir yangına sürükleniyorum.” Kalemin sessizliği dert oluyor içime. Dönüp dolaşıyorum odanın içinde. O mu kıvranıyor yoksa ben mi anlam veremiyorum. Okuyorum, izliyorum, uyuyorum ama yazmak gitmiyor içimden.

Buruk bir tebessüm yerleşiyor yüzüme. Çaresizliğimi kabul etmemin meşhur eylemi bu. “Halime bakmadan nasıl da bencilce düşüyorsun yüreğime… Zaten sen hep böylesin değil mi?..” 

Oturuyorum bir köşeye ve kaleme bakıyorum tekrar. “Kalk hadi, isteğin oldu.” Canlanıyor kalem, kağıdı da alıp ahenkle önüme düşüyor. Yeni bir yaranın melodisi çalıyor kulaklarımda. Kalem ve kağıdın heyecanını izliyorum. Bir yaranın açılması için ne kadar mutlu olunursa, o kadar mutlular. Bu bencil mutluluğun her karesini iyice hafızama kazıyıp öyle başlıyorum yazmaya. Kalem, yazmaya kavuşmanın çoşkusunu yaşarken, kanayan yüreğimden şu cümleler dökülüyor mazlum kağıda.

Huzursuz gece toplanıyor içimde. Cümlelerim uykusuz satırlarda dolaşıyor. İçimin sıkıntısı boğuyor beni. Öyle ki nefes almak eziyete dönüşüyor. Her zerresi boğazımda düğümleniyor, çözemiyorum. Ciğerimi yakan o soğukla yüz yüze geliyorum zamanla. Ellerim de üşüyor. Nereye koyacağımı bilemiyorum.

Zihnim, uçurumun kenarında sallanan bir sandalyede oturuyor. Ruha gıda tınılar eşliğinde rüzgarın onu alıp götürmesini bekliyor, görüyorum. Elimden bir şeyler gelebileceğini biliyorum fakat gelsin istemiyorum. Bana yardımı olmayan bu hayatın, zamanımı da etkilemesini istemiyorum. Gideceğim zamanı bekliyorum sessizce. Kabullenmiş bakışlarım, hareketlerimi de etkiliyor. Kolayı seçiyorum. Ben zora niyet edemem. Üşeniyorum…

Nadiye Durukan
Latest posts by Nadiye Durukan (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 4 Ortalama: 5]

Yazar

  • Nadiye Durukan

    Merhaba, ben Nadiye Durukan. 22 yaşındayım ve Giresun'da yaşıyorum. Hafız ve Kur'an kursu öğreticisiyim aynı zamanda açıköğretim bünyesinde İlahiyat bölümünü okuyorum. Yazmaya 14 yaşımda başladım. O zamanlar benim için ufak olan bir hayal TB Blog ile gerçeğe dönüştü. Yaklaşık 1 senedir TB Blog'ta yazıyorum. Şimdi ise hem yazar hem de editörüm. Yazmayı, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. 🙂

Nadiye Durukan

Merhaba, ben Nadiye Durukan. 22 yaşındayım ve Giresun'da yaşıyorum. Hafız ve Kur'an kursu öğreticisiyim aynı zamanda açıköğretim bünyesinde İlahiyat bölümünü okuyorum. Yazmaya 14 yaşımda başladım. O zamanlar benim için ufak olan bir hayal TB Blog ile gerçeğe dönüştü. Yaklaşık 1 senedir TB Blog'ta yazıyorum. Şimdi ise hem yazar hem de editörüm. Yazmayı, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. :)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir