Allah’ın Tahtı
Efendim kelama başlamadan duamızı buyuralım: Hayırlar feth ola. Şerler def ola. Gönüller şâd ola. Kalplerimiz mesrûr, sırlarımız mestûr, zahirimiz mâmûr, bâtınımız pür nûr ola.
Kelam etmek bizim haddimiz değildir. Kelam Bizim Yunus’un işidir. Biz ancak O’nun kelamını O’ nunla söyleriz. Bizim Yunus’u anlamışsınızdır burada. Bizim Yunus’tur, Can Yunus’tur, Yunus Emre’dir. Başlayalım Yunus’un kelamıyla…
Der ki Emre’m Yunus:
Gönül Calab ’ın tahtı
Calab gönüle baktı
İki cihan bedbahttı
Kim gönül yıkar ise.
Emre’m Yunus deyince can gelir akla, gönül gelir, dostluk evi gelir. Artık ciddiyet vaktidir dostlar, işin işine gönül girmiştir. Toplanalım, destur vaktidir. Gönül’e giriyoruz, Calab’ ın tahtına giriyoruz.
Calab Allah’tır burada. Taht; hükümdarın oturduğu büyük ve süslü koltuktur. Peki Allah’ın tahtı nerededir? Mekke’ de değil, Arabistan’da değil, bir dağda değil. Allah tahtını gönüle kurmuştur Emre’m tabiriyle. Gönüldedir taht. Şu sol taraftadır. Kurmuştur o süslü tahtı Allah, bakmaktadır gönüle. Allah gönüle bakıyor, ne kadar ulvi ama aynı zamanda da ürkütücü değil mi? Gönül nasıl, ne halde, kararmış mı yoksa huzur içinde midir? Allah oraya bakıyor. Sakınalım dostlar toplanalım, Allah oraya bakıyor.
Sonra devam ediyor Emre’m Yunus; iki cihan bedbahttır kim gönül yıkar ise. Korkuyoruz dostlar, gönlümüz titriyor bu satırlardan. Ağır geliyor, kaldıramıyoruz. Bir gönül yıkma düşüncesi ürkütüyor bizi. Gönül yıkınca Allah’ın tahtını da yıkmış olduk Emre’m tabiriyle. Af diliyoruz, affa mazhar olmayı bekliyoruz. Affeder misiniz?
Emre’m Yunus biraz daha ileri gidiyor ve korkutuyor bizi. Diyor ki;
Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil
Her şey açıktır burada. Lüzum görmemekteyim kelama. Emre’m demiştir her kelamı. Gönüldür asıl mesele, kıymetli görülmüştür.
Boşuna denmemiştir: “Kabe bünyadı Halil-i azer’est Dil nazargah-ı Celil-i Ekber’est”. Türkçesi ile Kâbe Azer oğlu İbrahim peygamberin inşa ettiği taş bir yapıdır. Gönül ise yüce Allah’ın nazargâhıdır.
Gönül dostları kelamımız burada son bulmaktadır. Dostun evi gönüllerdir, o gönüllere misafir olalım, gönüllerde bir olalım. Varsa gönül yıktığımız af dileriz.
Sevgi ve muhabbet baki…