Nerelisin? Kibirli

“Nerelisin?” diye sorsam, “Kibirliyim.” diyecek kadar işi farklı boyuta taşımış insanoğlu.

Her şeyi biliyoruz, her konuda bir fikrimiz var. Suizandan çekinmiyor, bencelerle konuşuyoruz. “Bence kesin şöyledir, bence kesin böyledir.”

Bir arkadaşımız, dostumuz ya da hiç tanımadığımız bir insan her hangi bir alanda icraat yapmaya kalkışınca sanki işi ondan daha iyi yaparmışız gibi, ben olsam şöyle yapardım, ben olsam böyle yapardım falan filan.. Takdir etmesini yediremiyoruz kendimize.

Yetmiyor okulda öğretmene, hastanede doktora , camide imama işini öğretmeye kalkışıyoruz. Onunla da yetinmiyoruz, sosyal medyada karşımıza çıkan herhangi bir videoya yorumlarda bulunuyoruz. “Fikrini beyan etmek güzel şeydir.” lakin kalp kırmadan, yüksekten bakmadan, karşındaki insanı ve yaptığı işi küçümsemeden düşüncen ya da onun yaptığından daha iyi fikrin varsa ”Fikrini belirtmek güzel şeydir.”

‌İnsan ilişkilerinde gurur ve kibir çok karıştırılıyor. Kibir kendini diğerlerinden üstün görme ve onları eziklemektir, gurursa kendini beğenme ve kendiyle övünmektir. Her ne kadar bir birlerine yakın gözükseler de aralarında farklı amaç gözeten bir çizgi vardır.

Kibirde “Sana her türlü eziyet ederim psikolojik duygusal ve bundan zerre rahatsız olmam.” vardır.

Gururda “Ben kendimle övünüyorum fakat seni de aşağılamıyorum.” anlamı vardır. Kibrin her türlüsü zarardır fakat gururun fazlası zarardır. Çünkü insanda bir miktar gurur olmalı, olmalı ki kendisine saygısını yitirecek işlere kalkışmasın, kendisine maddi manevi zarar verecek insanlardan kendisini koruyabilsin. Kibrin ise zerresi dahi insanda bulunmamalıdır. Bu duyguyu ruhunda besleyen insanın çevresinden önce en büyük zararı yine kendisi görmektedir ve diğer insanlara bu zehirli, hastalıklı yönüyle kötü yansımaktadır. Zamanla hayatındaki insanlara, işine , arkadaşlarına hatta ailesine bile olumsuz etki ettiği için herkes ondan uzaklaşır bu o kişiyi zerre rahatsız etmez çünkü o kadar zehirlenmiştir ki kimsenin kendisini hak etmediğini bu yüzden herkesin ondan uzak durduğuna inanır. Oysa durum çok farklıdır…

Peki içimizde kibir olup olmadığını nasıl anlayacağız?

Her hangi bir konuda, meselede o konuyla ilgili fikrimiz olsa dahi “Bilmiyorum.” demeyi kendimize yedirebiliyor muyuz? Ya da işi bizden daha iyi bilen birine bişeyler sormak ondan bir şeyler öğrenmek ağrımıza gidiyor mu? Bilmediğimi anlamasınlar diye neredeyse adres bile soramamak… Bu gibi soruları kendisine yönelterek insan kendisindeki kibir duygusunu çözebilir ve bundan sonra bunu nasıl yok edeceğine yönelebilir.

Bunun çözümü nedir diye sorguluyorsunuzdur şu an. Çözümü;

İlk önce varsa bunu içinde bulmaktır daha sonra bunun neden kaynaklı olduğuyla ilgili kendiyle yüzleşmektir. Sonra hatalarını kabul etmektir. Bu insanlardaki en belirgin özelliklerden biri de asla hatalarını kabul edemiyor oluşlarıdır.. Ben hiç hata yapmıyorum diyenler ya ölüdür ya da yalancıdır. Bu sebeple bir hata veya yanlış yaptığın zaman güzelce kabullen ve bundan bir şeyler öğrenmeye çalış.

Daha sonra başkalarıyla yarışmaktan vazgeç. Ne demiştik, hep kendini üstün görme, hep diğerlerinden daha mükemmelim düşüncesiyle yaşar kibirli insanlar. Başka insanların başarılarından ilham alabilirsin bu güzel bir şeydir. Ancak etrafındaki herkesi kamera gibi kayda alıp “Onun var, benim yok.” denklemlerine girersen, bu denklemin sonu karanlık yerlere çıkar. Kendine ve çevrendeki insanlara yapabileceğin en büyük iyilik alçakgönüllü olmaktır.. İlk başta çok zorlanacaksın bunu bol bol pratik yaparak aşabilirsin. “Aferin.”, “Teşekkür ederim”, “Çok iyi iş başarmışsın”, “Çok yeteneklisin” gibi sözcükleri kullanmakta cimri olma. Kibirli insanların başka bir fobileri de yardım istemektir. Çünkü o kadar gerçek dışı bir benlik algıları vardır ve kendilerini yarı tanrı (hatta tanrı) şeklinde görmektedirler ki birilerinin yardımını almayı “Muhtaç olmak” şeklinde yorumlarlar. Yardım istemekten ve yardım etmekten keyif almayı öğrenmelisin (kendini kullandırtmadan, insanları kullanmadan)… 

 

Evet sevgili dostlar bugün kibirden bahsettik. Umarım faydalı olur.. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.. Kibirden taşının, kendinize iyi davranın.. ❤️

Nazlı ŞEHZADE
Latest posts by Nazlı ŞEHZADE (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 12 Ortalama: 4.7]

Yazar

  • Nazlı ŞEHZADE

    Merhaba, ben Nazlı Şehzade. Azerbaycan-Bakü doğumlu, Ahıska Türküyüm. Liseyi Azerbaycan'da bitirdim. On dört senedir İstanbul'da ikamet ediyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Diksiyon/Radyo Televizyon/Hikaye Anlatıcılığı/Sahne sunuculuğu gibi çeşitli kurslarda eğitim aldım. İzmir Yazşeder Derneği'nin ve Egeli Araştırmacı Yazarlar Birliği'nin üyesiyim. Şiir yazıyorum fakat başka yazı türlerinde de denemelerim mevcut. Çeşitli dergilerde, internet sitelerinde yazı ve şiirlerim yayımlanıyor. Bir kitabım var. Ve en önemlisi TB blog ailesinde var olmaktan mutluluk duyuyorum. Şiire, edebiyata, sanata ve insana bu kadar değer veren kıymet gösteren bir kurumun parçası olmak onur verici, iyi ki yollarımız kesişmi, nice güzelliklerde beraber olmak dileğiyle ???? Son olarak size şunu söylemek istiyorum; hayatta ne yaşarsanız yaşayın “kendinize iyi davranın” çünkü en çok öz anlayışınıza, öz şefkatinize ve öz sevginize ihtiyacınız var. Sevgilerimle ve saygılarımla.

Nazlı ŞEHZADE

Merhaba, ben Nazlı Şehzade. Azerbaycan-Bakü doğumlu, Ahıska Türküyüm. Liseyi Azerbaycan'da bitirdim. On dört senedir İstanbul'da ikamet ediyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Diksiyon/Radyo Televizyon/Hikaye Anlatıcılığı/Sahne sunuculuğu gibi çeşitli kurslarda eğitim aldım. İzmir Yazşeder Derneği'nin ve Egeli Araştırmacı Yazarlar Birliği'nin üyesiyim. Şiir yazıyorum fakat başka yazı türlerinde de denemelerim mevcut. Çeşitli dergilerde, internet sitelerinde yazı ve şiirlerim yayımlanıyor. Bir kitabım var. Ve en önemlisi TB blog ailesinde var olmaktan mutluluk duyuyorum. Şiire, edebiyata, sanata ve insana bu kadar değer veren kıymet gösteren bir kurumun parçası olmak onur verici, iyi ki yollarımız kesişmi, nice güzelliklerde beraber olmak dileğiyle ???? Son olarak size şunu söylemek istiyorum; hayatta ne yaşarsanız yaşayın “kendinize iyi davranın” çünkü en çok öz anlayışınıza, öz şefkatinize ve öz sevginize ihtiyacınız var. Sevgilerimle ve saygılarımla.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir