Kendine Alışık Olmak

İnsanoğlu dünyaya gözlerini açarken, ağlaması beklenir. Çünkü korunduğu, besinlerini almak için çaba harcamadığı, dünyanın(yabancının) kötülüklerinden hiçbir şey yapmadan güvende olduğu bir yerdedir.

Ona güven veren şey alışmış olduğu bu durumun iyi ya da kötü fark etmeksizin ortalama 9 ay boyunca devam etmesidir.
Dünyaya gözünü açan insanoğlu ilk olarak suyun olmadığı ve oksijenin olduğu bir alana alışmak zorundadır.

İşte tam da bu durum -alışmadığı- onun gözlerini acı bir şekilde yakar ve çevresindekileri gülümsetir (genellikle). Bu da çevrenin beklediği ve olağan, alışılmış olan bir durumdur.

Hayata biraz bu pencereden baktığımızda yani içinde bulunduğumuz alışma durumlarını gözden geçirdiğimizde her birey için her şeyin sıradanlaştığını görüyoruz.

Oysa ki bireyin hayatındaki her şey ‘o an’ için vardır ve ‘o an’ için devam etmektedir. Bu bilinçle baktığımızda her anın ne kadar değerli ve biricik olduğu kendini hissetirir. İnsanoğlunun en avantajlı ve yerine göre en avantajsız hissettiği o duygulardan biri tabi ki alışma duygusu.

Bu duyguyu birey farkında olmadan yaşar tâ ki alıştığı durum her ne ise o durum değiştiğinde alışmış olduğu fark eder. Örneğin her gün işe gidip gelmeye alışan birey işten ayrıldığında o iş yerine alışma durumunu fark edecektir ya da annesiyle yemek yemeye alışan çocuk annesinin yanında yokken yemek yemekte zorlanacaktır.

Çünkü bu durumlar bireyin alışmış olduğu, normali olan durumlarıdır. Bu örnekler bireylerin rutinlerine göre sonsuza dek arttırılabilir. Çünkü alışkanlıklarımız biz fark etmesek bile günlük yaşamımızın %40′ ını oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Peki günlük yaşamımız alışkanlıklarımızdan nasıl etkileniyor?

Günlük yaşamımızda aliskanliklarimiz bize kolaylık ve güven ortamı sağlarken aynı zamanda bu alanın dışına çıkmamıza da engel oluyor.

Yeteneklerimizi, becerilerimizi ortaya koyarken sınırlarımızin dışına çıkmayı düşünmüyor, konforlu-normal, alışık, olduğumuz yerde belki şikayetlerle işimize devam ediyoruz ya da ilişkilerimizde karşımızdaki bireyi o kadar iyi tanıyoruz ki sinirlenince ne yapar, mutlu olunca ne yapar, o kadar iyi biliyoruz ki yeniden bir ilişkiye başlamaktansa içinde bulunduğumuz yaralı ilişkiyi devam ettirme eğilimi gösteriyoruz.

Yani aslında içinde bulunduğumuz her durumun olumlu olumsuz yanlarının farkında, bilincinde olup belki şikayet durumunu devam ettirmemize rağmen içinde bulunduğumuz alışma durumunu değiştirmekte güçlük çekiyoruz.

Çünkü bu durum bize güven veriyor. Aslında birçok insan içinde bulunduğu alıştığı güven duygusunu kaybetmemek adına süreçlerini olduğu gibi devam ettiriyor. Bu noktada insan içindeki gücü keşfedebilmeli. Bu keşif sadece keşfediyorum, diyerek gerçekleşmez.

İnsan bu keşfi konfor alanından çıkarak, şikayet etmeden birey olmanın sorumluluklarını aldığında yapabilir. Tabi bu başarılı olmak anlamına gelmez, başarısızlığın da sorumluluğunu almak gerekir.

Birey günlük yaşamında alıştığı durumların farkına varmalı, bu farkındalıkla hayatındaki şikayetlerini; sorumlulukları çerçevesinde değerlendirmelidir.

Eğer birey alıştığı durumlarda hayatının ya da günlük akışının olumsuz bir etkisini görmüyorsa alışma durumlarını kendine fayda sağlayacak ölçüde geliştirmeye devam etmelidir.

Lakin bireyin alıştığı durumlar bunlar bireye zarar veriyorsa; sigara içmek gibi o zaman sağlıklı ya da sağlıksız olmanın, içinde bulunduğu ilişkiler kendini kötü, işe yaramaz, yetersiz ve değersiz hissetiriyorsa yalnızlığın ya da yeni bir sosyal çevre oluşturmanın, işinde şikayet halinde ise yeni iş alanları oluşturmanın sorumluluğunu almalı ve bu bilinçle hareket etmelidir.

Konfor alanlarımız, alıştığımız, yerler, durumlar, insanlar, işler bence birey bu çerçevede kendini sürekli yenileyen ya da geliştiren dinamik bir yapıya sahip olmalı, içindeki rehberin yeni yönlerini keşfetmelidir.

Çünkü keşfettikçe alışma duygusunun tembelliğinden kurtulacak ve içindeki yaratıcı rehberin peşinden gitme gücü gösterecektir.

Berfin TETİK
Latest posts by Berfin TETİK (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 5]

Yazar

  • Berfin TETİK

    Merhaba Berfin Tetik, 25 yaşındayım. Psikolojik Danışman ve Rehberim. Okumayı çok seviyorum, yazmaya çabalıyorum.. Yazılarımda ruhunuzdan bir şeyler bulmanızı diliyorum.. Sevgiyle kalın..

Berfin TETİK

Merhaba Berfin Tetik, 25 yaşındayım. Psikolojik Danışman ve Rehberim. Okumayı çok seviyorum, yazmaya çabalıyorum.. Yazılarımda ruhunuzdan bir şeyler bulmanızı diliyorum.. Sevgiyle kalın..

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir