Gitmek Ve Kalmak

Hani bir söz vardır ya; gidene mi zor, kalana mı? Gitmek de kor-ateş, kalmak da…

Gitmek yaşamaktır, zordur, mücadele ister. Kalmak da ölüm gibidir aslında. Biçilen ömre sığdıramadığın birçok yapılacak iş, eğlence gibi ya da tadılacak bir lezzet gibidir. Eksik ve pişmanlıklar ile dolu giden, mecburdur gitmeye. Aklı ikilemdedir ama bir yanında gitme hissi olduğu için artık sadık değildir kaldığı kişiye. Bazen bir sorunun cevapları gibi seçenek olmak üzer ama gittiğinde neler ile karşılaşacağını bilemez. Belki hayatı boyunca sevgiye muhtaç kalacak biri, belki de kurumak üzere olan bir ağaç gibi yeşertilecektir.

Yine de bir seçenek var..

“Ya kurutulursam?”

Ürpertir insanı, kararsızlık içersinde sorunun cevabını bilmeyen öğrenci gibi, rastgele bir şıkkı işaretler ve gider sonu belli olmayan bir yolculuğa…

Peki kalana ne olur? Kalan her zaman yanar. Uğradığı haksızlıklar karşısında susar. Neden peki? Yanlış olana doğru denir mi?

Denir, kaybetmekten korkuyorsa eğer yanlışlar bile doğrudur. Kışın evsiz kalmak gibidir kaybetmek, muhtaçtır, korkar. Anılar vardır, güzel geçen vakitler. Hepsi cehennem olmaz mı, özlemez mi insan? Özler, hem de çok özler…

Her gün erir, her geçen gün yaprakları dökülür ve kurur insan. Aşka ‘tövbe’ dediği vakit, işte kuruduğu andır. Aşk, birbirinden habersiz yaşatır ama öldürmez. Kalanın her zaman umudu vardır, gidenin ise dönecek bir limanı vardır ama eğer giderken gurur denilen o limanı yakmadıysa…

Aşk, gitmek ve kalmak gibidir. Aşk, ateş ile sudur aslında. Hem yakar hem söndürür insanı. Aşk, ay ile yıldız gibidir. Milyonlarca yıldız başkadır ama ay bir tane yıldıza aşıktır. En yakın olmaktır bu. Herkesin vardır bir ayı, başkasına sıradan bir yıldız ama sevene yolları aydınlatan dolunay…

Aşk, özlemeyi de sever beklemeyi de. Kalmak; örs ile çekicin arasında dövülen demir misali, çekilen onca zahmetten sonra keskinleşir ve kıymetlenir. Gerçek bekleyiş budur işte, giden de mesut olsun kalan da.

Yıllar geçince eski aşkların hikayesi dökülür. Sonra gidenin hür hikayeleri, kalanın acıklı hikayeleri olur. Giden “Güzel günlerdi.” der ama kalanın kalbinde bir yangın yanar. Unutmak ne mümkün… Yangın, son nefesine kadar yoldaş olur.

Gitmek ve kalmak arasındaki işte bütün mesele budur…

Mert AYDIN
Latest posts by Mert AYDIN (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 4 Ortalama: 5]

Yazar

  • Mert AYDIN

    Ben Mert Aydın. 11Ağustos 2002 Malatya Darende doğumluyum. Darende Endüstri Meslek Lisesi Makine Bölümü mezunuyum. İstanbul'da yaşamakta ve özel sektörde yöneticilik yapmaktayım. Hayatım boyunca bana iyi gelen yazmanın, her şeye çare olduğunu anladığım günden bu yana yazdım ve içimde kopan fırtınaları kağıda, kaleme anlattım ama artık TB Blog sayesinde, sizler ile içimdeki duyguları paylaşıp, sizlerden gelen farklı hayatları ve farklı kalemleri okumaktan ve tanımaktan mutluluk duyuyorum. TB Blog ailesinde artık ben de varım sevgilerimle.

Mert AYDIN

Ben Mert Aydın. 11Ağustos 2002 Malatya Darende doğumluyum. Darende Endüstri Meslek Lisesi Makine Bölümü mezunuyum. İstanbul'da yaşamakta ve özel sektörde yöneticilik yapmaktayım. Hayatım boyunca bana iyi gelen yazmanın, her şeye çare olduğunu anladığım günden bu yana yazdım ve içimde kopan fırtınaları kağıda, kaleme anlattım ama artık TB Blog sayesinde, sizler ile içimdeki duyguları paylaşıp, sizlerden gelen farklı hayatları ve farklı kalemleri okumaktan ve tanımaktan mutluluk duyuyorum. TB Blog ailesinde artık ben de varım sevgilerimle.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir