Işıltını Kaybetme: Aşkın Peşinde

“Aşk nedir?” sorusu her insan için apayrı bir anlam taşırken anlamı bilinmemektedir. Rasyonel olarak Bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu olarak geçer. Ama öyle mi?

 

Kimimiz için aşk bir kelime, kimimiz içinse bir kelimeden daha fazlası…Bazılarımız içinse aşk Unutma Beni çiçeğidir.

 

Bir orta çağ efsanesinde der ki;

Bu çiçeğe adını ve ruhunu kazandıran bir aşk hikayesini anlatır. Rivayete göre, bir Fransız şövalyesi, sevdiği kadınla nehir kenarında yürürken, ona küçük, mavi bir çiçek vermek ister. Eğilirken dengesini kaybeder ve nehrin akıntısına kapılır. Sevdiği kadına ulaşan son sözleri “Unutma beni!” olur ve elindeki çiçeği ona uzatır. Bu trajik ama romantik hikaye, unutma beni çiçeğini aşkın ve bağlılığın en güçlü sembollerinden biri haline getirir.

 

Bu çiçekte, her düşünmede farklı hikayeler canlanır. Çünkü bazılarımızın pembe çiçekli kiraz ağacı açamadan solmaya başlamıştır.

 

Bizler de aşkı kendi içimizde yaşarken, bir sembole tutunmak zorunda kalırız çünkü iyileşme sürecinde olan bizler her olayı bir sebebe bağlamaya çalışırız.

 

Peki gerçekten de aşk bu mudur? Bir sembolle yaşamak, içimizde aşkı geçirmeye çalışmak..

 

Buna katılamıyorum maalesef çünkü aşk en saf ve hassas konudur, en güzel duygumuzdur. İnsanın ruhunu pembe çiçeklerle kaplayıp hayatını güzelleştirmeye başlayan ve ikili ilişkilerimizde bizlere en çok yol gösteren ışıltımızdır.

 

Aşk herkesin başına armut gibi düşmeyebilir, o yüzden ondan vazgeçmek doğru değildir. Evet, belki hedef yanlış olabilir ama bir gün mutlaka o hedef değişecektir. Aşka sırt çevirmek demek hayattaki en nadide duygudan vazgeçmek demek anlamına gelir. Hayatınızın enerjisini hatta bazen de hayatınızın anlamını kaybettiğinizi düşündürtebilir ama aşk engelleri çok sever ve ondan bir çırpıda vazgeçenleri affetmez çabalayana ikinci, üçüncü ya da elli üçüncü şansı verir. O yüzden denemekten asla korkmayın. Ve unutmayın ki siz de en az aşk kadar nadide bir esersiniz.

 

Sadece Van Gogh gibi değeriniz keşfedilmedi ama bu keşfedilmeyeceği anlamına da gelmiyor. Siz hayatta değerinize daha fazla anlam katmaya devam ederek ilerlediğiniz zaman hedefiniz sizi daha hızlı bulacaktır.

 

Ya da belki aşk size gelmek yerine sizi daha güzel yerlere taşıyacak zamanı bekliyordur ama şuna inanın ki siz gerçekten de bu hayata ışıldamaya geldiniz. Kimsenin bu ışıltılı hayata karışmaya hakkı yok.

 

Her gün kendinin farkında olamayan bir sürü ışıltılı hayatlar sönmeye yüz tutuyor ve bu hayatları kurtaran tek duygu aşk oluyor ama bütün yükü aşka yüklemek de olmaz değil mi? Çaba gerek, yürek gerek, cesaret gerek en önemlisi de içten bir ışıltılı istek gerek.

 

Sonbaharı ele alalım, yaz bitip de havalar soğumaya başladığında yapraklar nasılda bir bir ağacı terk ediyor değil mi? Önce meyveleri sonra da yaprakları birer birer hayata el sallıyor ve sonunda ağacımız kimsesiz kalıyor. Kimsenin yardım edemeyeceği o zaman gelip çatıyor. Peki ağacımız buna nasıl tepki veriyor? Ya pes edecek ve daha zorlu olan kışı geçemeyip ömrüne veda edecek ya da her türlü zorluğa karşı gelip kışın ardından sonra gelecek olan bahar ile tekrardan mutlu yolculuğuna devam edecek.

 

Elbette engelleri bitmeyecek ama sonunda önüne çıkan engelleri daha kolay aşmış olacak. Bizim hayatımızda buna benzer, her sene mutlaka sonbaharı yaşarız ve sonbahardan sonra daha çetrefilli olan kış ile karşı karşıya kalırız ama her kış bize ardından gelecek olan baharın müjdesini verir.

 

Ve unutmayın ki cezasının sadece hayatı güzelleştirmek olduğu bir duyguya sahip olmak inanılmaz bir şeydir. Parıltınızı ışıltıya dönüştürebilir. Sizi tek anlayan histir belki de.

Anlayabilirsek …

Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 5 Ortalama: 5]

Yazar

  • Esma Fidan

    Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

Esma Fidan

Merhaba, Ben Esma Fidan, Ben, İstanbul'un kendini sürekli yenileyen ve ruhumu besleyen sokaklarında, 5 Eylül 2005 tarihinde doğdum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Bölümü'nde öğrenci olarak adımı yazının büyülü dünyasına kazımaya devam ediyorum. Kelimelerle dans etmek benim için bir tutkudur. Yazılarımda duygusal yankılarımı ve içsel derinliklerimi yansıtmak, benim için yazının özünü oluşturuyor. Duvarları yıkıp insanların iç dünyalarına dokunmak, benim sanatsal bir ifade biçimimdir. Çünkü inanıyorum ki, insanların duygusal deneyimleri ve hissettikleri, onların en korkusuz ve gerçek halleridir. TB blog ailesine katılmak, yeni bir başlangıç ve keşif yolculuğu anlamına geliyor benim için. Her birimiz farklı renklere ve tonlara sahibiz, ve bu çeşitlilik, sanatın en güçlü şekillerinden biri olan işbirliğine dönüşebilir. Birlikte yaratabileceğimiz güzellikleri hayal etmek, heyecan verici bir deneyim. Son olarak, bir düşünce bırakmak istiyorum sizinle: İyi görünmek yerine, iyi olmak için çaba sarf etmek, insanın iç dünyasını dönüştürmek için en etkili yoldur. Kendi içimizdeki değişim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin ilk adımıdır. Sevgi ve saygılarımla, Esma Fidan

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir