Sabahın Kızıllığı
Sabahın kızıllığıyla bereket dağıtılıyor yeryüzüne.
Ağarmakta olan güneşin selamı ilk, banadır.
Henüz ilk vakitleridir aydınlığın ve ben ayaktayım.
Karanlığın aydınlığa kalbolduğu şu dakikalarda..
Çakıl taşları üzerinde sadece sesi işitiliyor,
Ulaşılmaza varmak üzere ayaklarımın.
Kuşların cıvıltılarındadır suretin.
Henüz kirletilmemiş zihnimin bir ürünü,
Bir misafirperverin hoşgörüsüdür, siretim.
Kalbinde ağırlamaktan oldukça memnun
Uykusunu hala terk edememiş gözlerim.
Uyku sarhoşu ayakların üstünde ince bir beden,
Yalpalayarak sürünerek, ulaşılmaza doğru.
Puslu bir sabahtan bahsediyorum.
Gözler ki göz önündekini ayırt etmekte güçlük çekiyor.
Şu ucu kesilmez düşünceler, beni yormuyor değil.
Bu yaşamak hengamında bu düşünceler denizinde yorgun bir beden taşıyorum.
Bu yorgunluğun biteceği yok bilakis, artıyor.
İçimden bir şeyler kopuyor sanki,
Yaşanmışlık ve yaşanmaya doğru.
Şimdi göklerde aradığımı bulamıyorum,
Eskiden pencere kenarı gökyüzüne açılan bir kurtuluş kapısıydı.
Artık bulamıyorum,
Gün diğer insanlar için başlıyor çünkü.
Bir şair için başlangıç saati yoktur O her an ayaktadır, illa değil bedeni ile
Bir ressama gece yoktur, uyku yoktur.
Yaşamak onun için boyadır, fircadır, tuvaldir.
Ve bence bir ressam şair olmalıdır.
Onca afilli kelamdan sonra çıkılan son duraktır, yine senin adın .
Sana okumak üzere şiirler biriktiriyorum dudaklarımda,
O gri kadının gözlerindeki hayranlıkta gizliyorum seni.
Gözlerinde okşanacağım günlerin tesellisiyle yaşama bir kanca daha..
O dokunaklı şarkının uyandırdığı his,
Ve o şiirin dillerde gezinmesinin sebebi.
Yeni bir türkünün başlangıcında,
Bu kadar çabuk siteme düşmemeliydim.
Vakit yine rüzgarlı bir akşama dönüşür,
Soğuk.
Oldukça soğuk,
İçimi titreten türden.
Gecenin karanlığı ve ümitsizlik kol kola.
Artık aldanmak şöyle dursun,
Yaklaşmak haram bize.
Sökülerek atılan hislere veda,
Düşünmeye bile veda..
Elveda.