Modern Köle Olmak İster Miydin?

Cümlelerime klasik başlangıçlar yapmak yerine gerçeklerle cümlelerime başlamak istiyorum.
Tekdüze yaşamak denilince neler gelir akla önce, hiç düşündük mü?

Herkesin aynı olması, aynı ve aynı olmak… Bu kadar özgünlüğü ve özgürlüğü savunurken hiçbirimizin özgün olamadığı ve hatta düşüncelerimizin de kontrol edemiyor olmamız. Ne kadar da acı öyle değil mi? Her birimiz bu kadar savunucu yaklaşımlarda bulunurken, kontrol ediliyoruz…

Gerçekten de robotlaşıyor muyuz?
Kendimizi bilemez hale gelmiş olduk, hala uyuyan bilinçaltımızı uyandırmak yerine, popüler kültürle kaybolan zihinlerimizi bulup karşımıza alıp yüzleşemiyoruz. Neden mi? Hemen anlatayım; bunda elbette teknolojinin her geçen gün durmadan gelişmesi örneğin bir ay önce çıkan X marka telefonun iki içinde bir üst model telefon üretip satışa çıkarması gibi ve çılgınca tüketimin olması fazlasıyla etkili. Biz insanlar bu hıza yetişelim derken benliğimizi unutup, yaşam tarzlarımızı aynılaştırıyor ve birbirimizden bir farkımız kalmıyor.

Ünlü markaları kovalamalarımız, hayatımız bir gün sona ermeyecekmiş gibi harcamalar yapıyor olmamız hiç bitmiyor, gittikçe doyumsuz toplumlar ortaya çıkıyor. Ünlü markaların ürettikleri saatler, telefonlar, kıyafetler ve dahası.

Tekdüze düşünce ve yaşam tarzını benimsemek gerçekten yaşamak istediğimiz hayat mı? Sorgulamayı unutturan popüler kültüre daha ne kadar bağlı kalacağız? Ne zaman kendimizi bilmek isteyeceğiz?
Çağdaşlaşmak adı altında modern kölelik olduğunun farkına varabilecek miyiz?

Evet Sevgili Okur, ne yazık ki ‘’Yeni Dünya’’ diye diye insanlığın son demlerini yaşıyoruz. İç dünyamızın yok edilmesi, kapitalist düzen, koyun gibi güdülmek, popüler kültürün baskısı gerçekten fıtratımıza aykırı değil mi?

Neydi insan? Bir bardak mı ya da bir inek mi?

Bardak ve inek demişken, bu ikisinin de yaşamda bir amacı var. Mesela bardağın amacı nedir? Tahmin etmek pek zor değil. Önce üretim aşamasından geçer ardından insanlar için satışa sunulur ve bir şeyler içmek için kullanılır, belli bir süre kullanımının ardından kırılır. Kırıldığında tekrardan kullanmak mümkün müdür? Elbette mümkün değildir, bardak kırıldıysa amacını gerçekleştirmiş ve vazifesinin sonuna gelmiştir yani işi bitmiştir.

İnekten bahsettik, ineğin dünyada ki amacı nedir? Doğar, beslenir, büyür, çiftleşir, çoğalır ve vakti geldiğinde İslam dininde kurban edilir ya da ölür. İnekte bu şekilde dünyada ki vazifesini yerine getirmiş olur. Bizim bardaktan ve inekten bir farkımızın olması gerekli.

İnsanın dünya da ki amacını, hatta kendi dünyada ki varoluşunuz nedir hiç sorguladınız mı? İnek değilim, bardak değilim, insanım.

İnsan: Doğar, büyür, çoğalır, insan yetiştirir, çalışır, hatta bardağı üretir, çiftlik kurabilir, kurduğu çiftlikte inek besleyebilir ve ineğin etinden, sütünden faydalanabilir. İnsan aklını kullanandır, insan kutsaldır, insan yaratılanların en kıymetlisidir. Böylesine güzel bir mekanizmayı, böylesine eşsiz olan insanın yaşantısı doğasına aykırı bir şekilde yaşamak mıdır?

Her birimizden bir tane var, bir tane yaşamımız var. Durum böyleyken robot gibi yaşamayı mı hak ediyoruz? Tabii ki de hak etmiyoruz. Susma, gör, duy ve öğren. Umutsuzluğa kapılıp anlamsız girdaba girmek bizlere yakışır davranışlar değil. Bu girdaptan amacının farkına varanlar çıkacak. Unutma ki yolunda yalnız değilsin.

Popüler köleler olmayacağımız güzel yarınların var olduğuna inancımızı daima tazeleyip, her doğan güneşte ruhumuzu tazeleyip kendimizi her yeni günde arındırmış olmamızı diliyorum.

Yazıma Viktor E.Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabında ki şu sözüyle son vereceğim: ‘’Her zaman bir seçim yaparız. Her gün, her saat; bizi öz varlığımızdan, içsel özgürlüğümüzden soyutlamakla tehdit eden güçlere boyun eğmeye ya da eğmemeye yönelik bir tercih sunulur bize.’’

Tercihlerimizle belirlediğimiz yaşantımızın suçlusu bizler olmamak ümidiyle.

İlayda SAĞIR
Latest posts by İlayda SAĞIR (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 19 Ortalama: 4.6]

Yazar

  • İlayda SAĞIR

    Merhabalar, Ben İlayda Sağır. 10 Haziran 2002 İstanbul doğumluyum. Ankara Üniversitesi Coğrafya bölümü öğrencisiyim. Eğitimimi devam ettirirken bir taraftanda kişisel gelişim ve gönüllülük esaslı sosyal uğraşlarla ilgileniyor, aynı zamanda da kurucusu olduğum Eğitimde Umut Ol projesini yürütüyorum. Ortaokul dönemimden bu yana kendimce yazdığım yazılarımı Türkiye’nin bloğu olan TB Blog sayesinde yayınlayabileceğimi öğrendim. Ardından kayıt oluşturdum ve şimdide TB Blog yazarı, TB Blog İstanbul/Üsküdar temsilcisi, TB blog editörlüğü ve sosyal medya yöneticisi olarak devam etmekteyim. TB Blog ailesinde olup yazılarımda kendimi geliştiriyor olmak, kalemimi güçlendirmek beni her geçen gün daha da heyecanlandırıyor. Heyecanımızın günden güne artıp, aramıza katılım sağlayacak TB Blog yazarı arkadaşlarımızın çoğalmasını temenni ediyor ve şimdiden aramıza “Hoş geldiniz!” diyorum. 🙂 Joyce A. MYERS’ın şu sözünü not etmenizi isterim; “Bir kalem ve bir düş sizi her yere götürebilir.”

İlayda SAĞIR

Merhabalar, Ben İlayda Sağır. 10 Haziran 2002 İstanbul doğumluyum. Ankara Üniversitesi Coğrafya bölümü öğrencisiyim. Eğitimimi devam ettirirken bir taraftanda kişisel gelişim ve gönüllülük esaslı sosyal uğraşlarla ilgileniyor, aynı zamanda da kurucusu olduğum Eğitimde Umut Ol projesini yürütüyorum. Ortaokul dönemimden bu yana kendimce yazdığım yazılarımı Türkiye’nin bloğu olan TB Blog sayesinde yayınlayabileceğimi öğrendim. Ardından kayıt oluşturdum ve şimdide TB Blog yazarı, TB Blog İstanbul/Üsküdar temsilcisi, TB blog editörlüğü ve sosyal medya yöneticisi olarak devam etmekteyim. TB Blog ailesinde olup yazılarımda kendimi geliştiriyor olmak, kalemimi güçlendirmek beni her geçen gün daha da heyecanlandırıyor. Heyecanımızın günden güne artıp, aramıza katılım sağlayacak TB Blog yazarı arkadaşlarımızın çoğalmasını temenni ediyor ve şimdiden aramıza “Hoş geldiniz!” diyorum. :) Joyce A. MYERS’ın şu sözünü not etmenizi isterim; “Bir kalem ve bir düş sizi her yere götürebilir.”

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir