Dağın Ötesindeki İnsan
İnsanın sınırları nelerdir? İstediğinde veya mecbur kaldığında neleri yapabilir?
Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum.
Çünkü kendisinde hayat bulduğum bu varlığın beni nerelere kadar götürebileceği şimdilik benim için muamma.
Ya da ben mi onu bir yerlere götürürüm…
Ordan okununca kafası karışık bir arkadaş gibi mi duruyorum bilmiyorum ama bazen insanın kendi potansiyelinin farkında olması motivasyonu açısından oldukça iyi.
İyi dedim ama harekete geçip bir şeyler başarması için tek yol değil. Hatta insanlık tarihine baktığımızda tarih sahnesine adını yazdıran, başarılı işler yapan insanların (Örnek verecek olursam; Marie Curie, İbn-i Sina, Nikola Tesla ve demin hayat hikâyesini hasbelkader okuduğum Yaşar Kemal ve daha nice nicesi…) “Ya benim şöyle bir potansiyelim var, bunun da farkındayım. En iyisi üstünde durayım belki bir şey çıkar.” Dediklerinde imkan vermiyorsunuz, ben de imkan vermiyorum.
Birçoğunu koşullar o başarılara zorladı ama baktığımız zaman aynı koşullardaki her insan aynı noktaya gelemedi. Yani aynı şeyi başaramadı.
Neden? Çünkü herkes çabada istikrarlı olmaz. Herkes denemeye ve risk almaya cesaret gösteremez. Bunu yapabilenleri konuşuyoruz sadece.
Aslında amaç sadece konuşulmak, adını duyurmak da değil. Hepimiz başarılı ve iyi olmak istiyoruz, kimimiz hayatımızı sekinetle geçirip gitmek istiyor. Ama kapı aynı yere çıkıyor;
Bu basit hayatı yaşamak için bile kararlı, disiplinli ve istikrarlı olmak zorunda kalıyoruz.
En baştaki soruma dönecek olursam, insan kendi sınırlarını kendisi oluşturur diyebilirim.
İçinizden şöyle diyebilirsiniz:
“Biraz realist ol. Sınırlarımız bazen biz doğmadan ailemiz ve çevremiz tarafından çoktan çizilmiş oluyor.”
Haklısınız kısmen ama kendimizi o sınırların içine hapsetmek de o sınırları elden geldiğince genişletmek de bizim elimizde.
Yaşar Kemal’i anmıştım yukarıda, daha çok küçükken sınırlar çizilmiş hayatında. Küçük yaşta babasını kaybetti, yoksullukla boğuştu ama köy köy dolaşıp halk hikayeleri toplayarak edebiyatına malzeme yaptı. O sınırları zorladı ve ‘İnce Memed’ gibi bir eserle adını dünyaya duyurdu.
Bunu kendisi seçti ve seçiminin gereğini yerine getirerek üstüne düşeni yaptı.
İnsan olan bir varlık olarak kendimizi zayıf görmeyelim. Kendimize güvenimiz olsun, en önemlisi saygımız olsun. Bu saygıyı somut bir şekilde gösterirsek; beslenmemize, sosyal ortamımıza ve alışkanlıklarımıza (Evet insanın yemesinden tutun kimlerle arkadaşlık ettiği, tamamen kendisine duyduğu saygı ile paraleldir.) yansıtırsak sanıyorum ki ayaklarımız çok daha sağlam basacaktır.
Motivasyon konuşması yapmaya çalışmıyorum, gayem bu değil.
hepimiz gayretkâr olalım istiyorum. Gerçekten bazen o kadar da güç olmayan durumları çok abartıyoruz. Gözümüzde koskoca bir dağ haline getirip o dağın arkasına usulca saklanmak istiyoruz.
Ben, kalkalım o dağı aşalım demiyorum ama o kadar büyük görünmesinde acaba bizim de katkımız var mı onu fark edelim istiyorum.
Belki düşündüğümüz kadar geçilmez değildir.