Vicdanın Haykırsın İnsanlık Uyansın
Bir çocuk öldü, duydun mu?
Bir damla yaş düşmedi gözlerinden…
Bir ana ağıt yaktı,
Sesi kayboldu caddelerde.
Bir adam düştü açlıktan,
Ve sen karnını doyururken,
Hiç fark etmedin.
Kaç yüzyıl geçti?
Kaç uygarlık kuruldu, kaç devlet çöktü?
Kaç zalim, tahtında kanla oturdu.
Ve kaç masum, ekmek kadar değerliydi darağacında?
Ama sen, ey insan!
Hâlâ susuyorsun…
Bu suskunluk ölüm getirir!
Toprak acıdan çatlamış,
Denizler günahlarını kusmuş,
Gökyüzü dualara küsmüş,
Ve sen hâlâ uyuyorsun!
Uyan!
Vicdanın haykırsın!
İnsanlık uyansın!
Bırak dilin konuşsun,
Suskunluk zehir gibi akıyor damarlarında.
İtiraz et, haykır, yık duvarları!
Bir ses ver ki, dünya seni diri sansın!
Eğer susarsan,
O çocukların kanı eline bulaşacak.
Yeryüzü mezar taşlarından bir harita çizecek.
Ve tarih, adını lanetle anacak!
Eğer susarsan,
Zulmü ellerinle sulamış olacaksın.
Ve unutma:
Bir zalimi güçlü yapan, onun karşısında diz çökenlerdir!
Şimdi sor kendine,
Sustukça hangi suçun ortağısın?
Hangi mazlumun çığlığına sağır kaldın?
Hangi sessiz gece,
Bir yetimin son nefesi oldu?
Ve hangi güneş,
İnsanlıktan utandığı için doğmaktan vazgeçti?
Ama hâlâ vakit var!
Hâlâ bir çocuk gülümseyebilir.
Hâlâ bir dil susturulmadan konuşabilir.
Hâlâ eller, zulme karşı yumruk olabilir!
Hâlâ bir insan, insan olabilir!
O yüzden, uyan!
Vicdanın sustuğunda insanlık ölür!
Bir kıyamet gibi doğrul şimdi.
Zulmü korkut, karanlığı parçala.
Ve bir daha sakın susma!