Ne Yapabiliriz?

Dünyada yaşananlar malûm; birçok yerde zulüm var. Madden güçlü olanlar herhangi bir hukuk veya ahlak yasası tanımıyor.

Bu durum bir anda olmadı. Güçlü olan, gücü uzun bir zaman içerisinde elde etti. Yani dünün çalışanları bugünün güç sahipleri oldu.

Tarih boyu dönem dönem savaş, soykırım, ezilen insanlar, haksızlığa uğrayanlar oldu ve her dönemin vicdanlı insanları “Bu zulme karşı ne yapabiliriz?” sorusunu sordular.

Ama her dönem bu soru yüzeyde kalmış olmalı ki tam anlamıyla içi doldurulmamış ve hakkı verilmemiş olmalı ki bugün zulüm karşısında bizler aynı soruyu soruyoruz…

 

“Ne yapabiliriz?”

 

Kanayan vicdanlara geçici bir pansuman yapıp hayatımıza devam etmeyeceğiz öncelikle.

Bu durumu sadece dillendirerek herhangi bir güç de ortaya koyamayız. Hayatta ortaya gerçek manada bir şeyler koymak zorundayız.

Boykot yapmak iyi fakat sadece o da yeterli değil. Peki ne yapacağız?

Yapmamız gerekeni… Yani hâli hazırda uğraştığımız şeyi en iyi yaparak…

Bunda sebat göstermek için öncelikle düşüncelerimizin dış etmenlerden etkilenmesini minimuma indirmemiz gerekli olacaktır.

Bunun için de ilk etapta doğru beslenme ve sağlıklı bir yaşam gelir. Günlük rutinlerimizin ve yiyecek-içecek algımızın ‘haz odaklı’ değil doğru ve sağlıklı olmasına dikkat edebilmeliyiz.

Çünkü biliyoruz ki haz aldığımızda beyin dopamin hormonunu salgılar. Yaşamın merkezine haz almayı koyduğumuzda ise beynimiz daha fazla dopamin salgılamak isteyecek.

Daha fazla salgılanması için de daha fazla uyarılması gerekir.

Daha fazla uyarılması için de yine hazza ihtiyaç duyacak.

 

Böyle bir döngü…

 

Bağımlılıkların, dikkat eksikliğinin ve anksiyete gibi rahatsızlıkların temelinde bu döngü yatar.

Günümüzde buna o kadar maruz kalıyoruz ki anksiyete, dikkat eksikliği ve kendimizin bile farkında olmadığı bağımlılıklarımız toplumumuzun yarısından çoğunda, özellikle çocuklarda ve gençlerde çok fazla görülüyor.

İşte bu yüzden her türlü meşguliyetimizin yiyecek ve içeceklerimizin haz üzerine olmamasına dikkat edeceğiz.

İlk adımı tamamladıktan sonra yaptığımız işi iyi ve dürüstçe yapmak geliyor.

Dürüst iş yapmak her meslek grubu için hayat niteliğinde önem taşır. 

Öğretmenler dürüstçe işlerini yapacaklar ki eğitimli ve bilinçli nesiller yetişsin.

Müteahhit ve inşaat çalışanları dürüst iş yapacaklar ki insanlarımız sağlam evlerde yaşasın.

Öğrenci dürüstçe görevini yapmalı, anne sağlıklı, çalışkan ve bilinçli çocuklar yetiştirmeli.

Sağlıkçılar, çiftçiler, bürokratlar, esnaflar…

Elimizden geleni yapmaya çalıştığımız zaman doğru bir şekilde temel atıp yol katediyoruz demektir.

Bu noktaya gelmek kolay olmayacak ama vicdanlarımızın sesini duyuyorsak en doğru karşılığı budur kanaatimce.

Mümin kişinin ise vicdanı ile beraber inancı gereği böyle bir yaşam şeklini benimsemesi ‘gerektiği’ notunu düşerek bitirmek istiyorum.

Dilek BEDLEK
Latest posts by Dilek BEDLEK (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 2 Ortalama: 5]

Yazar

  • Dilek BEDLEK

    Merhabalar ben Dilek. 2023 ilahiyat mezunu olup Şanlıurfa'da ikamet ediyorum. 23 yaşındayım. Felsefe, ilahiyat, sosyoloji ve psikoloji önde olmak üzere insana dair her ilim ve bilim dalına ilgim var. Saydığım alanlarda okumalar, araştırmalar yapmayı ve yazmayı seviyorum. Bu noktada TB Blog ailesine severek katıldım ve burada bulunmaktan çok mutluyum.

Dilek BEDLEK

Merhabalar ben Dilek. 2023 ilahiyat mezunu olup Şanlıurfa'da ikamet ediyorum. 23 yaşındayım. Felsefe, ilahiyat, sosyoloji ve psikoloji önde olmak üzere insana dair her ilim ve bilim dalına ilgim var. Saydığım alanlarda okumalar, araştırmalar yapmayı ve yazmayı seviyorum. Bu noktada TB Blog ailesine severek katıldım ve burada bulunmaktan çok mutluyum.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir