Aktif Müzik

Bakıyoruz ama görmüyoruz.

Duyuyoruz ama dinlemiyoruz.

 

Etrafımız müzik dolu ama hepsi de hayatımızın fonundan akıp geçiyor. Müzik sadece yolda yürürken, evde ütü yaparken ya da yaz tatillerinde tekne turu atarken kulağımıza ulaşan seslerden ibaret değil. Bütün bunlar bizi pasif bir dinleyici haline getirdi. İnsanların %99’u müziği bu şekilde pasif olarak dinliyor.

Bir de aktif dinleme var. Tanımı çok basit. Yaptığın tek şey müziği dinlemek. Pasif dinleme yaparken konsantrasyonun başka şeylerde.

Bunun aktif versiyonundaysa beyninin ve vücudunun tek görevi müziğe konsantre olmak.

 

Peki müzik nasıl aktif dinlenir?

Öncelikle bütün dikkat dağıtıcı şeylerden kurtulmak gerekiyor. Şarkının video klibini izleyerek aktif dinleme yapamazsın. Dolayısıyla televizyonu kapat.

Kendine rahat bir ortam bul. Sadece kulağınla ve beyninle değil tüm vücudunla dinleyeceksin. Kulaklığın varsa tak. Dıştan gelen diğer sesleri mümkün olduğunca azalt. Müziğin sesini fazla açma. Özellikle kulaklıkla dinleme yaparken bunun kalıcı hasarlara yol açma ihtimali var. Zaten iyi bir müzik dinleme deneyimi için yüksek sese ihtiyacın yok.

Güzel bir müzik parçası seç. Türü hiç fark etmez. Dinlemekten hoşlandığın bir müzik olması yeterli. Çünkü aktif bir dinleyici olabilmek için aynı parçayı defalarca dinleyeceksin.

Biliyorum bu devirde böyle bir şeyi yapmak kolay değil. Müzik servislerinde milyonlarca şarkı var ve istatistiklere göre insanlar “oynat” tuşundan çok “atla” tuşuna basıyorlar. Şarkıların %48.6’sı sonuna kadar dinlenmeden değiştiriliyor.

 

Arkana yaslan ve gözlerini kapat. Ortam hazır. Sen de hazırsın.

“Artık müziği çalmaya başla ve kendini müziğin kollarına bırak…”Diyeceğimi sanıyorsun değil mi?

Hayır.

O zaman uyuyakalırsın.

Aktif bir dinleme deneyiminde müzisyen sanki senmiş gibi hissetmelisin. Bunun için gözlerin kapalı ama uyanık olmalısın.

Önce müziği oluşturan parçaları ve katmanları keşfetmeye çalış. Pek çoğumuz enstrümantal değil de sözlü müzik dinliyor ve müziğin daha çok sözlerine dikkat kesiliyor. Bunda herhangi bir problem yok. Ama bugün sözlere en son konsantre olacağız.

Ritmi hisset. Yapabiliyorsan vücudunla ona eşlik et.

Baslara konsantre ol. En dip seslere. Kulaklarını kapayarak duymayı dene. Sana ulaşabilen ses frekansları duyma eşiğinin en altındakiler olacak. Onlara konsantre olunca Yanny yerine Laurel duymaya başlarsın. Eğer hoparlörden dinliyorsan elinle titreşimleri hisset.

Diğer enstrümanlara geç. Onların nasıl melodiler çıkardığını düşün.

Seslerin kuru mu yoksa ıslak mı olduğunu anlamaya çalış. Nasıl bir ortamda çalınıyorlar? Oluşturdukları ambiyansı düşün.

 

Bazı sesler sana bir şeyleri hatırlatabilir. Bir anıyı canlandırabilir. Bir rengi ya da kokuyu çağrıştırabilir.

 

Artık vokalleri dinlemeye başlayabiliriz. Önce en gerilerden başlayacağız. İnsanın nefesi de bir ritimdir. O nefesleri duymaya çalış.

Vücut bir enstrümana dönüşebilir. En azından el çırparak ritme katılabilir.

İnsan sesi de üflemeli bir çalgı gibidir. Onun melodilerini bul. Bazen bunlardan birkaçı birleşip armoni oluşturur. O iki farklı sesin uyumunu düşün. Nasıl bir hibrite dönüştüğünü.

Her sözde anlam aramaya çalışma.

 

Şarkının başında ruh halin, duygu durumun, modun neydi?

Sonunda ne oldu?

Kalp atışlarını hızlandırdı mı yoksa yavaşlattı mı?

 

Her şarkı aktif olarak dinlenemez. Ama kendini tümüyle pasifliğin ortasına bırakırsan müzikten kopmaya başlarsın. Müzikten kopmamak için, Imagine Dragons’un dediği gibi ruhunu güvercine dönüştürmek için arada bir de olsa aktif dinleyici olmak lazım.

Çünkü Sherlock Holmes’ın yardımcısı Watson’u söylediği gibi: “Görüyorsun, ama gözlemlemiyorsun. Arada fark var.” Duyar ama dinlemezsen, dinler ama hissetmezsen o farkı asla kapatamazsın.

Enes YALAP
Latest posts by Enes YALAP (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 5]

Yazar

  • Enes YALAP

    Ben Enes Yalap, 19 Ağustos 1998 Erzurum doğumluyum. Liseyi Açık Öğretimden bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Mezunuyum. Müzik öğretmeniyim, aynı zamanda Türk sanat müziği ile çok yakından alakadarım. Tanbur icra ediyorum, tanburiyim. Yazarlık ve senaristlik yapıyorum. Araştırmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Kendi çapımda ve alanımda çok projelerim var, onlar üzerinde çalışıyorum. TB Blog’tq olmaktan ve böylesine samimi bir ortamda yazı yazmayı çok seviyorum. TB Blog ailesinin bir parçası olduğum için çok mutluluyum.

Enes YALAP

Ben Enes Yalap, 19 Ağustos 1998 Erzurum doğumluyum. Liseyi Açık Öğretimden bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Mezunuyum. Müzik öğretmeniyim, aynı zamanda Türk sanat müziği ile çok yakından alakadarım. Tanbur icra ediyorum, tanburiyim. Yazarlık ve senaristlik yapıyorum. Araştırmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Kendi çapımda ve alanımda çok projelerim var, onlar üzerinde çalışıyorum. TB Blog’tq olmaktan ve böylesine samimi bir ortamda yazı yazmayı çok seviyorum. TB Blog ailesinin bir parçası olduğum için çok mutluluyum.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir