Yükselimi Devam Eden 5 Teknolojik Trend

 

Kendinizi deniz kıyısında hayal edin. Bir yandan sahile vuran dalgalar öte yandan okyanusun uçsuz bucaksız derinliklerinden yeni bir şeyler getiriyor. Bunları yaparken de sahildeki eski taşları söküp götürüyor. Birazdan bahsini yapacağım bu teknolojik trendleri, ben aynı sahildeki dalgalara benzetiyorum.

 

Teknolojinin çok önemli hale geldiği bu son yıllarda yine bir çok dalga sahillerimize vurup dünyayı şekillendirmeye hiç şüphesiz devam edecek. Yaklaşmakta olan bu eşsiz dalgaların içinden sadece 6 tanesini siz değerli okurlar için seçtim.

Belki seçtiğimiz bu 5 teknolojik trendin hepsi sizin ayaklarınızı ıslatmayacak. Ama yaşadığımız dünyanın nereye gittiğini anlamak, bilmek, daha doğrusu geniş bir vizyona sahip olup o vizyona kavuşabilmek için önemli. Hadi gelin hemen sanattan başlayalım.

 

Sanat

 

Son yıllarda sanat ve teknolojinin daha çok iç içe girmeye başladığını gördük ve bu gidişle görmeye de devam edeceğiz. Müzeler teknolaşacak ve tekno müzeler popüler bi hale gelecek.

Bu tür tekno müzelerin ilk örneklerini Japonya’da görmeye çoktan başladık bile. Bizzat “TeamLab” sanat grubu tarafından tasarımı yapılan bu serginin asıl hedefi bu müzeyi gezenlerin sanatın bir parçası haline getirmek.

Tuvaller yerine projeksiyon cihazlarının kullanıldığı, fırçalar yerine yapay zekaların kullanıldığı, makine öğrenmesi gibi yenilikçi teknolojilerden faydalanan ve bu yenilikçi teknolojileri kullanan bir başka sanatçı da Refik Anadol.

Refik Bey’in yapmış olduğu o eşsiz tasarımlar dünyanın dört bir tarafında sergileniyor. Ve ne mutlu bizlere ki “tekno sergi” diyebileceğimiz ve şu an olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da yükseleceğini düşündüğümüz bu teknolojik trendin ilk örneklerinden bir başkası da İstanbul’da yapıldı.

Örnek verecek olursak dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi, içinde Mona Lisa tablosunun da bulunduğu Paris’teki Louvre Müzesi bile ünlü sanatçılar Jayz ve Beyonce’ye bir müzik klibi çektirdi ve şimdilerde ise klipteki sanat eserlerinin gezdirildiği özel turlar yaptırıyor.

 

Sosyal Medya

 

Son yıllarda sosyal medya sofrasında yavaş yavaş doymaya başladığımızı hissedeceğiz bu gidişle galiba. Başta Facebok olmak üzere zaten güven sorunları yaşamaya başladığımız bu ortamlarda bir de takipçi satın alan Instagram ve Twitter fenomenleri ve ne yazık ki fenomenlerle birlikte markaların şaibeli ilişkileri ortaya çıktıkça bulunduğumuz o sofradaki yemeklerin tadı tuzu da istemesek de kaçıyor biraz.

Kendi kişisel gözlemimi aktaracak olursam sizlere şunları söyleyebilirim:

Sosyal medyayı sıkça takip eden ve izleyen siz değerli izleyicilerin zekasını hafife alan her fenomen, her platform çok hızlı bir şekilde yükselse bile sonra etkisini kaybedecek tıpkı saman alevi gibi.  Aksine izleyicisine değer veren,  şeffaf,  dürüst ve samimi platformlar ise sadece şimdi değil, önümüzdeki yıllarda bile kalıcı olmaya devam edecek.

Sosyal medya konusundaki önemli bir diğer trend ise yaşadığımız bu hayattaki en önemli şey olan sağlık yönüyle ilgili.

Çünkü aşırı sosyal medya kullanımının akıl sağlımızı bozduğu her gün yapılan yeni bilimsel araştırmalarla destekleniyor. Son yıllarda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre günde 1 saatten fazla sosyal medya kullanımı yapan insanlar da mutsuzluk, anksiyete bozukluğu, kuruntu, korku ve huzursuzluk, hatta bazı kişilerde de depresyon gözlemleniyor.

Uzun lafın kısası çok fazla sosyal medya kullanımı sonrası kafayı yiyoruz.

Bu kadar bilimsel araştırmanın sonunda gelin günlük kullanımınızı 1 saatin altında tutmaya ve sağlığınızı korumaya çalışın.

 

Sinema

 

2019 yılında dev teknoloji şirketlerinin sinema dünyasına bulaştığı ve orayı da altüst etmeye başladığı bir yıl olarak anılabilir. Bazıları bu yepyeni trende ilginç bir isim de vermiş. Teknolojiyi temsil ettiği düşünülen Silikon Vadisi denilen “Silicon Valley” ile sinemayı temsil eden Hollywood’u birleştirerek “Silicon Valley Wood” demişler.

Yeni nesil TV platformlarını artık bilmeyen yoktur. Bizdeki Puhu TV ya da Blu TV. Bu aralar çok popüler olan bir de Netflix var tabi. Bu gibi kanalların öncelikli hedefi teknolojiyi kullanarak dizileri ve filmleri dağıtma görevini üstlendiler.

Daha sonra belirli bir maddi kazanç elde ettikten sonra kendi içeriklerini üretmeye başladılar. Televizyonlarda görmeye alışık olduğumuz türdeki içerikler mesela diziler, yemek programları ya da yarışmalar bu tür platformlar tarafından üretilmeye başlandı. Gelecek yıllarda ise yaşanacak asıl mücadeleninse artık sinema salonlarıyla olacağı en azından öngörülüyor diyelim.

Bilmiyorum izlediniz mi ama Netflix’de Alfonso Cuaron’un “Roma” diye bir filmi yayınlandı geçtiğimiz yıllarda. Daha önce Netflix’in yaptığı filmlerden kalite olarak çok çok daha yüksekte bir yapım bu. Yanlış hatırlamıyorsam bu yapım Oscar’dan ödül almıştı. Ondan önce de 2017 yılında Amazon Stüdyoları’nın Manchester by the Sea filmi “En iyi film ödülü” ne aday gösterilmişti zaten.

Evet yanlış yazmıyorum ve şu an siz de yanlış okumuyorsunuz, online kitapçı olarak işe başlayan Amazon’un uzunca bir süredir film stüdyoları da var. Çünkü Netflix gibi dev bir platformun en büyük rakiplerinden biri.

Yani bu teknoloji devleri artık ödüllü filmler yaptırmaya ve yapmaya başladı. Bu da çok önemli bir parçası sinema salonları olan Hollywood sistemi denilen sistemin ekosistemini bir hayli etkiliyor. Düşünsenize Oscar ödülüne aday veya Oscar ödüllü filmler artık internetten “legal olarak” izlenebiliyor.

Zaten böyle fırsatları gören ve bu fırsatları kaçırmayan kısacası fırsatları en iyi şekilde değerlendiren en az 3 büyük teknoloji devinin “Apple, AT&T ve Disney”in bu dönemde ve gelecek yıllar da Netflix, Amazon ve Hulu gibi platformlara rakip yeni platformları piyasaya süreceği ön görülüyor. Dolayısıyla yaşadığımız bu dönemde biraz komik bir tabir olacak ama, sinemaya gitmemek en büyük sinema trendi olabilir.

 

Ses

 

Biraz önce sesten bahsetmişken ara vermeden hemen devam edelim. Çünkü gelecek yıllarda sesle kontrol edilebilen teknolojik cihazların sayısında da bir patlama yaşanması bekleniyor. Tam hatırlayamıyorum köşe yazısı mıydı yoksa farklı bir yer miydi ama öyle çok çarpıcı bir ifade denk gelmişti bende hemen okumuştum.

Adını vermek istemeyen Silikon Vadisi teknoloji şirketinden bir yönetici demiş ki: “Kulaklara sahip olursanız akla da sahip olursunuz.” Son yıllarda kulaklık modelleri konusunda yaşanan bu inanılmaz artışın herhangi bir tesadüf olmadığını bu sözden de anlayabiliriz aslında.

Diğer yandan Spotify, Youtube Music ve adını bildiğimiz veya bilmediğimiz çeşit çeşit müzik platformları bize müziği çok daha erişilebilir hale getirdi. Artık herhangi bir müziği dilediğimiz yerde dilediğimiz şekilde müziği dinlemeye başlayabiliyoruz.

Şöyle bir durumda var aslında, ses teknolojilerini ve içeriklerini sadece müzikle kısıtlamamak lazım. Sesli kitap ve podcast gibi formatlar zaten dünyada git giderek yaygınlaşmaya başladı. 2008 yılından bu yana 3 kat daha arttı. Benim öngörüm ise gelecek yıllarda Türkiye’de de bu formatlarda zaten içerik görüyoruz ve çok daha fazla görmeye başlayacağız.

 

 

İnternet

 

İnternetle ilgili beklenen en büyük trendin teknolojik değil de etik bir dalga olacağı düşünülüyor.” diye söylüyor araştırmacılar. Geçtiğimiz yıllarda Facebook’la ilgili meydana gelen olaylar bir anda büyüyüp “Facebook’u silme” akımına daha doğrusu hareketine dönüşmüştü. İşte o dalganın etkisi halen daha devam ediyor ve artık tüm teknoloji markalarının proaktif bir düşünce biçiminde düşünmesi gerekiyor.

“Yaptığım platform çok güzel, ben çok güzel bir internet platformu yaptım.” diye söyleyip ama içinde yapılan paylaşımlar beni ilgilendirmez diyemezler.

Markalar bunların içinde siber zorbalık, nefret söylemi, dezenformasyon gibi şeylerin yapılmasına göz yumdular artık daha fazla göz yumamazlar. Bu konuda daha da ileriye gidip bu konu hakkında tezler hazırlayan bazı düşünürler hekimlerin yaptığı Hipokrat yeminine benzer bir Teknotrat yemini olması gerektiğini söylüyor. Sizde çok iyi biliyorsunuz ki o yeminde doktorlar “kimseye zarar vermeyeceğim” der.

Yaşamını sürdürdüğümüz bu dünyanın sahillerine, yaşadığımız bu yılda ve gelecek yıllardada pek çok yeni dalga ulaşacak. Eğer bu uçsuz bucaksız, temiz ve derin denizde yüzmeyi ya da sörf yapmayı istiyorsanız yukarıda verdiğim örnekleri düşünerek hazırlık yapmakta fayda var.

 

Sağlıcakla ve hazırlıkla kalın…

Enes YALAP
Latest posts by Enes YALAP (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 3.7]

Yazar

  • Enes YALAP

    Ben Enes Yalap, 19 Ağustos 1998 Erzurum doğumluyum. Liseyi Açık Öğretimden bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Mezunuyum. Müzik öğretmeniyim, aynı zamanda Türk sanat müziği ile çok yakından alakadarım. Tanbur icra ediyorum, tanburiyim. Yazarlık ve senaristlik yapıyorum. Araştırmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Kendi çapımda ve alanımda çok projelerim var, onlar üzerinde çalışıyorum. TB Blog’tq olmaktan ve böylesine samimi bir ortamda yazı yazmayı çok seviyorum. TB Blog ailesinin bir parçası olduğum için çok mutluluyum.

Enes YALAP

Ben Enes Yalap, 19 Ağustos 1998 Erzurum doğumluyum. Liseyi Açık Öğretimden bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Mezunuyum. Müzik öğretmeniyim, aynı zamanda Türk sanat müziği ile çok yakından alakadarım. Tanbur icra ediyorum, tanburiyim. Yazarlık ve senaristlik yapıyorum. Araştırmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Kendi çapımda ve alanımda çok projelerim var, onlar üzerinde çalışıyorum. TB Blog’tq olmaktan ve böylesine samimi bir ortamda yazı yazmayı çok seviyorum. TB Blog ailesinin bir parçası olduğum için çok mutluluyum.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir