ŞAFAĞIN İNANCI
İnanmak.. Belki kendime belki bir başkasına.. İnanmıyordum, ne kendime ne başkasına. Yürüdüm bir şafak vakti…
Kırmızı ve sarının iç içe girdiği bir görüntüyle tüm dikkatimi kendine çeken göğe baktım.. Öyle masum öyle temizdi ki tüm insanlık adına bir göğe özendim.
Kimsenin bu role hiç girmediğini ama görünce mutlaka onun yerinde olmak istediklerini hissede hissede tüm insanlık adına özendim işte.
Yüzümle ya da bedenimle değil ruhumla bakıyordum. İnanmayı bir gökten öğrenebileceğimi hissettim. “Çünkü gök, bir insanın mutlaka her sabah adetince kalkacağını biliyordu…” Demiyeceğim. Bilmiyordu… Hissediyordu.
Hissetmek ile bilmek çok farklı şeyler! Bilirsin. Hissetmek inanca eş değerdi..
Çünkü inanan hissedebilirdi, hisseden inanırdı. Bu böyleydi. Ben inanmayı kendimden ya da bir başkasından öğrenmeyecektim.
Yeryüzü inanmayı bırakmıştı da gökyüzü mü işgal etmişti? Kimse yolunu inancını yerde aramıyordu artık.
Çünkü kirlenmişti…
Çünkü değişmişti…
Çünkü kendini bilmez olmuştu kaynağını da.
Çünkü inananları elinde tutmayı bilmedi hepten kaybetti.
Yerdekiler de hem kaybedildiler hem kaybettiler. Yüce Allah’ın bana ilham ettiği bir şafak vaktindeki yürüyüş, beni kendime getirtti.
Ben, gerçekte inananlara bakmakla inanabilirdim. Ve inandım.
- Mutlu Olmak Bizim Elimizde - Kasım 29, 2022
- Fikirlerin Fethedilişi - Mayıs 30, 2022
- ŞAFAĞIN İNANCI - Şubat 24, 2022