İyi Miyiz Gerçekten?

Ezberlenmiş cümleler, kalıplaşmış ruh halleri ve donuk bir yaşam… Son zamanlarda yalnızca bunlardan ibaretiz. Nasılsın sorusunun iyiyim cevaplarıyız her birimiz.

Gerçekten iyi miyiz bilinmez tabi.. Öylece söylenir ve geçilir ki karşımızdaki merak etmez zaten, öyle bir durum da var. Kalıplaşmış cevaplar duymaya öyle alışmışız ki zaten iyi olmalısınız.

Çünkü kötü olursanız işler pek de istediğiniz gibi gitmeyecek. Ya siz tam anlamıyla neden kötü olduğunuzu anlatamayacaksınız ya da karşınızdaki anlamayacak ve karmakarışık bir ip yumağı haline geleceksiniz. Sonra çöz bakalım düğümü çözebilirsen…

 

Bu konuda size bir tavsiye vereceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben de halihazırda aynı şeyleri yaşamaktayım çünkü. Ama bundan size ne öyle değil mi?

Biz, bize yapışmış olan kelimelerden devam edeceğiz. İyiyiz ve çok daha iyi olacağız.

 

Zamanla da körelecek duygularınız merak etmeyin, aslında tam da şimdi olduğu gibi. Kimse sormasın isteyeceksiniz çünkü zaten bir anlamı yok. Boşu boşuna laf kalabalığı olsun istemeyeceksiniz, sonra bir tahammülsüzlük başlayacak içinizde.

Konuş(ama)manın çekilmezliği kavuracak içinizi çünkü hiçbir işe yaramıyor. Kestirip atmak isteyeceksiniz, bazen yapacaksınız da. Ama bazen de içinizde kalacak ve büyüyecek o tahammülsüzlük. Size öfke olarak geri dönecek.

 

(Nereden bildiğimi sormayın.)

 

Öfke… Peki neye/kime karşı? Bunca zaman içimizde biriken cevapları verememeye mi, hissettiğimiz şeyleri tam anlamıyla ifade edemememize mi yoksa karşımızdaki insanın o cevapları istememesine ya da bizi anlamamasına mı?

 

“Neye bunca öfke?”

 

Bu soru için kalıplaşmış bir sürü cevabım var. Okumak isteyeceğinizi sanmıyorum ki ben de yazmak istemiyorum zaten. Ben tüm açıklığı ile yazsam ve siz de net bir şekilde anlasanız zaten bunca şeyi yazacak problemimizin aslı olmazdı.

 

Sonuç olarak ne ben anlatmak istediğim yere varabildim ne de siz anlamak istediğiniz yerdesiniz. “Kimse kimsenin halinden anlamıyor. ” sözü de buradan çıkıyor bence.

Alışılmış diyaloglar, tepkiler ve sessizlik.. Konuşmak değil asıl maharet, anlaşabilmek. Biz burada büyük bir kayıba uğradık. Anlamadık ve anlaşılmadık ve sonra bakın, buradayız…

Nadiye Durukan
Latest posts by Nadiye Durukan (see all)
Bu yazıyı oylar mısınız?
[Toplam: 3 Ortalama: 3.7]

Yazar

  • Nadiye Durukan

    Merhaba, ben Nadiye Durukan. 22 yaşındayım ve Giresun'da yaşıyorum. Hafız ve Kur'an kursu öğreticisiyim aynı zamanda açıköğretim bünyesinde İlahiyat bölümünü okuyorum. Yazmaya 14 yaşımda başladım. O zamanlar benim için ufak olan bir hayal TB Blog ile gerçeğe dönüştü. Yaklaşık 1 senedir TB Blog'ta yazıyorum. Şimdi ise hem yazar hem de editörüm. Yazmayı, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. 🙂

    View all posts

Nadiye Durukan

Merhaba, ben Nadiye Durukan. 22 yaşındayım ve Giresun'da yaşıyorum. Hafız ve Kur'an kursu öğreticisiyim aynı zamanda açıköğretim bünyesinde İlahiyat bölümünü okuyorum. Yazmaya 14 yaşımda başladım. O zamanlar benim için ufak olan bir hayal TB Blog ile gerçeğe dönüştü. Yaklaşık 1 senedir TB Blog'ta yazıyorum. Şimdi ise hem yazar hem de editörüm. Yazmayı, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. :)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir